Ahmet Penbegüllü’nün belediye başkanı olduğu 10 yıllık döneminde Gebze’de sıkça gündeme gelen konu her yağmur sonrası caddelerin ve yolların sular altında kalması, evleri su basmasıydı. Altyapıdan kaynaklı bu sorunla Penbegüllü çok uğraştı ancak belediyenin maddi gücü buna elverişli değildi. Sonra ki yıllarda Gebze,  Büyükşehir Belediyesi sınırlarına dahil edildi.  Altyapı için milyonlarca liralık ihaleler açıldı ve çalışmalar yapıldı. Fakat değişen pek bir şey olmadığı görüldü.  Bugün yine her yağmur sonrası özellikle merkezde kimi yerlerde  su baskını oluyor, yağmur suyu şebekesi yetersiz kaldığı için taşıyor, cadde ve sokaklar su altında kalıyor. O zaman insan ister istemez soruyor, “Bu kadar büyük bir parayı altyapı için harcadığınızı söylüyorsunuz  altyapı niye yetersiz?”.
Tabi bu soruya siyasetçilerin vereceği o kadar çok cevap var ki. Adamlar mazeret üretme merkezi gibi.
ELİN GAVURU DAHA İNSAFLI
Dünyanın gelişmiş ülkelerinde ki kentlerde altyapı da sorun yoktur hatta altyapı veya üst yapı çalışmaları on yıllardır yapılmamıştır.  Londra, Paris, Berlin gibi metropollerde altyapı 20’nci yüzyılın başlarında yapılmış. Devasa yer altı tünelleri yalnızca kanalizasyon, yağmur suyu için tasarlanmış. Adamlar 100 yıl sonrasına göre çalışma yapmış.  Saydığımız kentlerde yol ortasında kazı çalışması olmaz, kanalizasyon boruları patlamaz, evler bu nedenle sular altında kalmaz. Elin gavuru hak ve hukuk gözetiyor, üz kağıtçılık yapmıyor ve asıl önemlisi ise belediyenin kaynaklarını rant olarak sağa sola dağıtmıyor.  Hele bu ülkeler de belediye başkanları “Tom sana şu kaldırımın ihalesini veriyorum, 2 km. iyi para kazanırsın, bizi de gör” denmesi mümkün değil.  Adam gavur ama daha adil ve daha vicdan sahibi. En azından yetimin, yoksulun parasına el uzatmıyor. Kendisine teslim edilen makamı kendisine, yakınlarına para kazanma aracı olarak kullanmıyor.
BİZDE HAMUDUYLA GÖTÜR
Bizim ülkemiz de ise durum böyle değil. Çünkü belediyeler bu tür hizmetlerle ihale açıyor ve burada büyük rantlar dönüyor. Belediyelerin her yeni altyapı, üstyapı çalışması yeni rant demek. Bunun bilincinde olunduğu için altyapı, üstyapıda uzun vadeli tasarımlara yönelim yoktur. Mesela kaldırımlarla 2-3 yılda bir sökülür yerine yenisi yapılır.  Amaç hizmet yapıyorum adı altında yeni rant kaynakları yaratmak. Ancak minareyi çalan kılıfını hazırladığından ötürü kimse bir şey yapamaz. Belediyeler paranın ve ticaretin merkezi olduğundan bu kurumlarda akla hayale gelmeyecek o kadar fırıldak dönüyor ki.
ORTADOĞU’DA OYUN BİTMEZ
Ortadoğu coğrafyasında oynanan oyun yeni değil. Çok eski çağlar değin uzanıyor. Her dönem kendi şartlarında mezhep, din, kimlik savaşlarını yaşamış. Kan oluk, oluk akmış, insan kırımı dur durak bilmeden sürüp gitmiş ta bugünlere değin gelmiş.
Enerji kaynaklarını kontrolü etmek isteyen emperyal güçler (ABD, İngiltere, Fransa gibi) Ortadoğu’da iç savaşları tetikliyor. Irak’ın işgali sonrası Sünni, Şii çatışması bunun en iyi örneğidir. Yine Arap baharı adı altında tezgâhlanan proje ile Libya, Tunus, Mısır gibi ülkeler de son kullanma tarihi geçmiş diktatörler devrildi onların yerine ise istikrarsızlaşmayı sağlayacak ve ABD’ye tam bağımlı yeni bir dikta anlayışı getirildi. Dikkat edilirse tüm bunlar İslam coğrafyasında olup bitiyor. İç karmaşa, savaş ve kanın aktığı bölge İslam’ın merkezi. Emperyalizm Müslüman’ı yine Müslüman’a kırdırıyor. 
Ülkemiz de şimdilik mezhep ve etnik çatışma yok. Türk toplumu her şeye rağmen sağduyulu ve ihtiyatlı davranıyor. Biliyor ki olası bir çatışma bu ülkenin karpuz gibi ikiye hatta üçe ayrılmasına neden olacak. 
Türk milletinin tarihinin derinliklerinde yatan kendine özgü karakteristik yapısı vatan sevgisiyle yoğrulu olduğu için oyuna gelmiyor. Ancak her şeyin bir sınırı var. Ortadoğu ve Avrasya’da olmak isteyen emperyal güçlerin planı, projesi bitmez. Birde bakarsınız ki yarın hiç aklınıza gelmeyen şeyler yaşanıyor.  Türkiye topraklarında bugün her şeye rağmen yine de birlik ve bütünlük içinde yaşamasını biliyoruz. Bu umarım hep böyle gider.