Aferin bana

On bir Mayısta ‘kapalı toplumlar’ diye bir yazı yazmış ve konunun ne kadar önemli olduğuna dikkat çekmiştim.
Parçalanmayı durdurmalıyız.
Yakın zaman önce normalleşme diye bir yazı daha yazdım.
Gazeteciler okumuş olmalı ki yazım üzerine hayli tartışmalar alevlenmeye başladı.
Ülkenin en üst düzeyindeki gazetecilerine siyasetçilerine kadar aldı yürüdü tartışma. Büyük yankı buldu.
Olay başka mecralara çekilmeye çalışıldı değişik kavgalara dönüştü ama olayın aslı ortada açıkça kaldı.                                                         Şiddetli bir biçimde parçalanıyoruz, düşmanlaştırılıyoruz, cepheleştiriliyoruz, gerginleştiriliyoruz, bölük pörçük oluyoruz, sanki değirmen taşında un ufak bulgur gibi ufalanıyoruz.
Toplumu bir merkezde buluşturmalıyız. Ortak bir nokta bir harç olmalı toplumu bir arada tutacak olan.
O neyse onu bulmalıyız.
Yazımın diğer birisi normalleşme.
Uzun bir zamandır toplum iyice miktarı çoğalan; sayısı küçülen kamplara bölünmeye başladı.
Sayıları artık çok sıfırlı rakamlarla ifade edilen dernekler, kulüpler, vakıflar, cemaatler, cemiyetler, futbol ve spor kulüpleri, televizyonlar, gazeteler, milliyetçilik türleri, kültürler, yaz kampları, dinlenme tesisleri, aynı mesleğe sahip ama içinde neredeyse sayıları bir düzineye varan iç guruplar bulunan oluşturulan çok parçalı bir yapı oluşturuluyor.
Artık hukuk alanında sayısı dördü beşi bulan gurupları izliyoruz televizyonlardan.
Tek vücut olması gereken tek ses vermesi gereken polis, ordu, istihbarattan gelen çeşitli sızlanmalar okuyoruz gazetelerde.
Geçmişin ünlü istihbaratçıları konuşuyor, emekli askerleri konuşuyor, emekli savcısı, hâkimi, polisi, emekli istihbaratçısı hep ayrı telden konuşuyor.
Hep ayrı şeyler konuşuyorlar. Hepimiz şaşkınlık içinde neyin doğru neyin yanlış olduğu hakkında kuşkuya, şüpheye, kaygıya düşüyoruz.
Birisinin birilerinin çıkıp bu duruma artık parçalanma yeter birleştirme için hep beraber çalışmaya başlayalım demesi lazım.
İktidarı, muhalefeti, siyasi partileri, hukukçuları, istihbaratçıları, ordusu, polisi, halkı, dernekleri, mahalli yerel, gurupları, vakıfları cemaatleri, televizyonları, gazeteleri, kentlileri, köylüleri, muhtarları, balıkçıları, taksicileri, yöneticileri yarından tezi yok başlarını önlerine alıp iyice bir düşünmelidir.
Bu şiddetli parçalanmayı nasıl engelleriz, azaltırız, durdururuz.
Artık yol, köprü, havalimanı, tünel yapmaktan çöp toplamaktan, su akıtmaktan çok daha önemli bir seferberlik kurtuluş savaşı nasıl başlatırız bunu düşünmek lazım.
Toplumun harcı olan inanç sistemi örselenmiş, insanlar arasındaki güven sarsılmış, ayrışma iyice netleşmiş. Komşuluklar arkadaşlıklar, dostluklar sona ermiş. Ortalığı iyice soğuk bir hava kütlesi bürümüş.                          
Şimdi geç kalınmadan yapılması gereken bu yıllardır kangren hale gelmiş bu kan davalarına bir son vermek.
Ortamı iyi bir yumuşatıp ısıtıp eski haline döndürmeye çalışmak lazım.
Düşünün ki bir futbol takımının taraftarı diğer futbol takımının taraftarlarını öldürülmesi yok edilmesi gereken düşman görüyor.
Düşünün ki bir siyasi partinin üyesi diğer siyasi partinin üyesini yok etmeyi düşünüyor.
Düşünün ki hukukçu avukatlar gurubu diğerini lağvetmeyi düşünüyor.
Daha çok örneklemeler varda yazmaya gerek yok.
Bu cepheleşme, düşmanlaşma, taraftar olma, hizipleşme, bir an önce normal haline getirilmelidir.
Şehirleşmeyi, kentleşmeyi, imarı, yeşili, inşaatı, bayındırlığı her zaman yapmak mümkün.
Ama insanlar birbirinden ayrışınca bir araya getirmek oldukça zor.
Bakın koca bir imparatorluk nasıl paramparça oldu.
İşte aynen böyle.
Henüz geç kalmış sayılmayız.