Deli Şükrü derlerdi yar yar,
Namı var idi…
Mağrib’den Maşrık’a yar yar,
Şanı var idi…
Bende bu türküyü bilirim. Bizim Erzincan’a yakın Tokat Reşadiye taraflarının türküsüdür. Oldu olacak bugün Deli Şükrü’yü yazayım, yarın öbür Deli Şükrü’yü yazarım. Nasılsa bir yere kaçmıyor diye düşündüm.
Deli Şükrü bölgesinde, mıntıkaya bakıyor. Mert de bir adam. Fakirden garibandan yana. Zorbaların korkulu rüyası, mazlum babası olarak anılmaya başlıyor. Zorbalar ondan kurtulabilmek için Tokat Valisi Reşit Paşa’ya şikayet ederler. Ne yapıp ne edip kendilerini acındırarak valiyi ikna ederler. Vali olay yerine incelemeye gelir. Ama daha önceden hazırlanan bir komplo gereği, Deli Şükrü tuzağa düşürülür. Bayburt’a sürülür. Ardından Sivas’a gönderilip hapse atılır. Deli Şükrü hapiste yatarken, valiye bir at hediye ederler. Ama at çok huysuzdur. Kimseyi üzerine bindirmez. Birinin aklına Deli Şükrü gelir. ‘Sayın Valim, buna binse binse Deli Şükrü biner’ der. Akıllarınca birazda eğleneceklerdir. Deli Şükrü’yü getirirler. Deli Şükrü geldiği gibi atın yelesinden tutup üzerine atlar ve ata binip gider, daha da geri gelmez denir ama bir süre sonra Deli Şükrü döner gelir. Arkasından dedikodusunu yapıp konuşanların haksız olduğunu anlayan Vali Deli Şükrü’yü affeder.
Aslında mazlumun korunup, zalimin cezalandırılması, hakkın yerini bulması, adaletin tecelli etmesi, binlerce yıllık Anadolu geleneğidir.
Bu gelenek neticesinde, çok türküler yazılıp söylenir. Deli Şükrü de bunlardan biridir.