DİN SAVAŞLARI

DİN SAVAŞLARI

Hafızamız çok zayıf!
Asırlardır süren haçlı savaşlarını unutmuşuz.
Koca koca din adamları dinler arası diyalogdan bahsediyor.
Hâlbuki batılının tek amacı var:
Tek din, tek devlet..

Biz yüzyılı aşkın tutturmuşuz bir medeni batı ve peşinde koşturuyoruz.
Sanki kızıl derilileri, yerlileri biz katlettik, kökünü kazıdık!
Yerli ve kızıl derili kabileler yok oldu, zencileri, Afrikalıları, siyahileri biz köle yaptık.
Şimdi de timsah gözyaşlarıyla günah çıkartıyorlar, Amerikan sinema filmleriyle..
Hafızamız çok zayıf!

Daha dün fetva emini Şeyhülislam yetiştirip makama getiren, uyduruk ha’l fetvası yazdırıp padişahı tahttan indirerek ülkeyi parçalara bölüp paylaşmak isteyen medeni batı değil, uzaylılardı sanki!
Biz nereye kadar taviz vereceğiz?
1900'lü yıllarda onlarca eyaletimiz, milyonlarca metrekare toprağımız batının milliyetçilik akımlarıyla anavatandan ayrıldı!
Koca imparatorluk kuşa döndü!
Biz ise bunu büyük başarı saydık!
Ama bugün bakıyoruz ki başarı saydığımız şey çok kısa sürmüş.
Batı hala bu ülkeden milliyetçilik akımlarıyla toprak koparmak istiyor.
Amaç; tek devlet, tek din!
Sadece kendi dinlerini uygulamaya koymak istiyorlar.
Hayalleri büyük! 
Amaçları ne olursa olsun, nasıl olursa olsun, Anadolu coğrafyasında yaşayan bu Türk İslam toplumunu yok etmek...
Ya da hizaya sokup kendilerine benzetmek!
Haçlı zihniyetinin rüyası bu!
Ama İslam peygamberi dönemi Abbasiler, Emeviler, Selçuklular, Osmanlılar on altı Türk devletiyle süregelen medeniyet, Olympos dağının çocuklarına geçit vermiyor.
Hira dağının çocukları inançlarını hiç yitirmeyip, dünyanın sonu gelene kadar da umutlarını kaybetmeyecekler.
Onların amaçları da Nizam-ı Âlem..
Hilal haç savaşında hiç yenik düşmemişler ve yenik düşmeye de hiç niyetleri yok.
Ancak batılı hiç boş durmuyor.
Gece gündüz çalışıp plan yapıyor.

1700'lü yıllarda Anadolu topraklarında açılan Amerikan okullarında atılan tohumlar, Ermeni toplumunun dinini değiştirme politikaları bize o günden işareti veriyor.
Ermenileri Ortodoksluk inancından Katolikliğe dönüştürme, mezhep değiştirme çabaları var.
Sonra 1750 yıllarında sayıları 400’e çıkan okulları var.
Abdülhamid bu hızlı tırmanışına ancak çok dikkatli bir siyasetle müdahale edebiliyor.
Ruhsatsız, hasarlı, kötü binalar diye okulların bir kısmını kapatıyor.
Okullardan mezun olan binlerce çocuğa rağmen hala bir başarı elde edebilmiş değiller.
Bu okullardan mezun olan arkadaşlar, askerin, polisin, iş adamının, din adamının, bakanın, vekilin, politikacının, yöneticinin önde geleni oluyor, ama başarı sıfır!
Bir türlü istedikleri olmuyor.
Tek devlet, tek din!
Bir adım ötesi düşleri de şu. Robot yapılı insan toplulukları.
Bütün bu işleri için ayrılan akıl almaz paralar, silahlar, kitaplar, filmler, gazeteler, yazılara rağmen başarı çok zayıf.
Bu Türkler durduğu yerde durmuyor, oturduğu yerde oturmuyor.

Çıplak elleriyle, 220 volt, hatta 380 volt elektriği tutuyor, diliyle asit kontrolü yapıyor, çatalla, dikiş ipiyle diş çekiyor, çakmağıyla doğalgaz kaçağı testi, kibritle piknik tüpü testi yapıyor!
Batılının anlamadığı, kendi ülkelerinde ki ve inançlarında ki insanları hizaya sokabildikleri halde bu insanları neden kalıba sokamadığı!
Anadolu coğrafyası Nizam-ı Âlem diyor!
Batılı tek din, tek devlet diyor!
Hafızamız zayıf ama tarih kitapları çok canlı ve muhtemelen her zaman olduğu gibi yine kaybeden batılılar olacak!.