Gelibolu Yolunda...(3) Geçmişin izinde bir gün...

Soluk soluğa çıktım türbenin bulunduğu tepeye; denize bakan bir tepe burası. Harika manzarası, burada yatanların sonsuzluğunu şenlendirmekle görevlendirilmiş gibi. Biraz soluklanmak ve yorgunluğumu gidermek maksadıyla yeşil çimenlerine oturup bu manzarayı duyumsayarak çekiyorum içime. Yeterince dinlendikten sonra öncelikle Namık Kemal’in mezarına gidiyorum. Burası gayet bakımlı bir yer, sürekli geleni gideni olduğu belli. Vatan Şairi Namık Kemal, beyaz mermerden sade bir mezarda yatmakta, mezarın etrafında zincirlerle bağlı sekiz adet yuvarlak sütun, bir dairenin üzerinde sıralanmış, mermer sandukanın fes üzerinde ve yanlarında kabartma halinde geometrik motifler, önünde ise mezar yazıtı yer alıyor. Mezar üzerinde eski Türkçe ile "Elfatiha, Namık Kemal bey merhumun kabridir. Veladeti(doğumu) 1256'da Tekirdağ'ında, vefatı 1306'da Sakız'da” yazılı. Yani miladi takvime çevirirsek 1840-1888 yılları arasında yaşamış Namık Kemal. Türbe de hemen bu mezarın yanı başında. Kalın duvarları, kalın taş ve tuğla ile sıralı. Dört köşeli olup kubbesinin kasnağında dört pencere bulunmakta Süleyman Paşa’nın türbesinde.

İşte sonsuzluğa uzanmış iki kişi daha... Mezarlar beni çok farklı düşüncelere sürüklerler her zaman, yatanın ünlü olması veya sıradan olması bunu pek değiştirmez. Sonuçta mezarlarda yüzlerce öykü de yatmaktadır o bedenlerle birlikte. Acıyla, mutlulukla aşklarla tamamlanan bir ömrün demlenmesi olarak düşünürüm mezar yerlerini, sanki o öyküler yerlerinden fırlayıp üzerime atılacakmış hissiyle ürkerim kimi zaman. Ama bir gün benim de onların arasına katılacağım düşüncesiyle daha bir azimle hayata dönerim buradan. Yapmak isteyip de hala yapamadıklarımın neler olduğunu düşünürüm ve onları yapmak için kollarımı sıvarım, son nefese kadar yaşanmamışlıkları yaşamaya çalışırım inatla.

İşte sen gelirsin bu noktada aklıma, çünkü tek yaşanmamışlığımsın sen benim, tek arayışım. Ve bu şehir düşer düşlerime, mezarların kuşatması altında canlı kalmayı başaran, azimli ama bir o kadar da yaşlı şehir. Ve bir şiir olur şehir yapayalnız kalınca denizin karşısında:

 Sen Şimdi Bu Şehirde

 

           "Namık Kemal'e"(*)

 

Sen şimdi usta bir şairin dizelerinde

Gezer gibisin bu şehirde,

Başıboş ve özgür bir imge.

 

Gözlerin ıslak ve nemli bir gökyüzü şimdi,

Uçuşan fısıltılara benzer sesin bu şehirde,

Düşlerinin mavisinde yüzüyor bulutlar.

 

Şimdi kararan gözlerinde gün batıyor,

Şimdi bir ağıt yakılmakta bu şehirde,

Erken gidenin ardından.

 

Ve bu şehir bir şiir şimdi,

Usta şairin dilinde.

 

Bolayır

 

(*)- Vatan şairinin mezarı Bolayır'dadır.

..................

           Tepeden aşağıya inerken buraya tekrar gelmem gerektiğini hissettim nedense, belki de burada bir iz bulabilirdim kendime dair ama şimdi gitme vakti bunu çok iyi biliyorum. Yollar beni çekiyor kendine, sana götürecek yollara bırakıyorum kendimi, bir sonraki kıyı az ötede, silik bir gölge gibi peşine düşüyorum serüvenimin...luk