DİYALETİK PENCEREDEN BAKIŞ

Meselelere bir bütünlük içinde bakarak ve bu doğrultuda düşüncelerimizi anlatabilirsek daha doğru sonuçlara ulaşmamız gerçekleşir. Parçalar üzerinden yapılacak değerlendirmeler, sağlıklı sonuçlara ula şmamızı sağlayamaz. Yani bir tablu ya bakınca, onu bir bütünlük içinde değ erlendirmeliyiz. Parçalarını ayrı ayrı görüp, düşüncelerimizi belirtirsek, sağlıklı ve doğru bir sonuç elde edemeyiz.

Bu prespektif bakış açısı ile, Dünya tablosuna ve onun bir parçası olan ülkemize bakmaya çalışacağım. Evet. Değerli okurlarım, çok önemli ve ülkemiz için hayati bir meseleyi görüşmeye açıyorum. Lütfen, hafızalarınızı zorlayın. 2000 li yılları, tarafsız ve siyasetten uzak bir bakış açısı ile hatıramaya çalışın. Bu kunuda ben sizlere yardımcı olmaya çalışacağım.

Ülkemiz siyasi anlamda ne durumdaydı? Her ne kadar, siyasi parti ve siyasi liderler tarafından biçimsel olarak yönetim görünümü olsada, özünde, paralel bir iktidarın mevcudiyeti vardı. Yani, Fetö terör örgütü tarafından yönetiliyorduk. Doğu ve Güneydoğu bölgelerimiz PKK yönetimine tahsis edilmişti. Devletimiz bölgelerde göstermelik durumundaydı. PKK her türlü altyapıyı oluş turmuştu. Bölgeyi fiilen yönetiyordu. Yerel hatta ulusal tv kanallarında, yönetim biçimleri ile ilgili bilgilendirme yapıyorlardı. Göstermelik Devletimizde bu tiyatroyu izlemekle yetiniyordu.

Ülkemiz ekonomik anlamda ne durumdaydı? Batak bir durumda olduğumuzu söylersem, abart ı yapmamış olurum. Ekonomik anlamda İMF ye teslim olmuştuk. Ülkemizi İMF yönetiyordu. Bizi şeklen yönetenler de göstermelik yöneticilerdi.Bu parçalara, bütünden bakarsak doğru bir sonuca ulaşabiliriz.

Bütün nedir? Emperyalist güçler tarafından işgal edilen ve toprakları pazarlanan, Osmanlı İ mparatorluğunun onda birinden daha az bir bölümü ile Cumhuriyetimizin kuruluşu sağlanarak, Lozan antlaşması ile tapulandırıldığımızı iddia edenlere, geçen yazımda bir cevabım olmuştu. " Irak'ın Tapusu yokmuydu? Suriye'nin Tapusu yokmuydu? Libyan'ın Tapusu yokmuydu? Filistin'in Tapusu yokmuydu? Daha nicelerinin Tapuları yokmuydu? Hepsinin tapuları vardı, ancak güçleri yoktu." Güçlü olanlar tarafından işgal edildiler. Demiştim. Hatta, şöyle de br ifade kullanmıştım" Erdoğan olmasaydı, Lozan tapusunu, büküp, iddia edenlerin münasip bir yerlerine sokacaklardı" demiştim.Yüz yıl önce, bölgemizi biçimleyen güçler, yeniden sahnedeler. Doymak bilmiyorlar. Yeni plan ve projeleri ile gırtlağımıza çöküyorlar. Her şey istedikleri şekilde sonuçlanmıştı. Planları dört dörtlük işliyordu. 2002 de Türkiye de genel seçim yapıldı. Erdoğan'ın Ak partsi büyük bir ço ğunlukla seçimi kazandı. Erdoğan cezalıydı. Milletvekili de olamamıştı. Abdullah Gül göstermelik başbakan oldu. Devleti yönetenler başkalarıydı. Bir yıl sonra Erdoğanın cezası sonlandı. Erdoğan ara seçimle Milletvekili oldu. Daha sonra Başkan olarak görevlendi. Ülke çok karışık durumdaydı. Erdoğan, öncelikle İMF nin borcunu ödedi ve ekonomik yönetimi ele aldı. Sonra siyasi yönetim için mücadele etmeye başladı. Bir çok kumpaslar ve suikastlerle karşı karşıya kaldı. Yinede vaz geçmedi. Mücadeleyi ölümü pahasına sürdürdü. uçurumun kenarından döndük. Adamların planlar ı bozulmuştu. Bu iş böyle gidemez. Erdoğan bitirilmeliydi. 2016 yılının 15 temmuzunda işgal giri şimi başlatıldı. Başaramadılar.

On beş Temmuz bağımsızlığımızın başlangıç tarihi oldu. PKK temizlendi. Bölgeden atıldı. Fetö paralel yapısı çok önemli bir darbe yedi. Yani ABD yenildi. Planları suya düştü. Vaz geçtiler mi? Hayır. Tüm güçleri ile mücadeleye devam ettiler. Suriye de yenildiler. Irak da yenildiler. Libya da yenildiler. Katar da yenildiler. Azarbeycan da yenildiler.Vaz geçtiler mi? hayır. Kuzey Irak'ta Pençe kilit harekatı bölgesine bir saldırı düzenleyerek, on iki mehmetciğimizi şehit ettiler. Biz ne yaptık? misliyle karşılık verdik. Şehitlerimizin kanı yerde kalmadı. Saldırıda bulunan ABD nin tüm köpekleri gebertildi. Daha da gebertilmeleri devam ediyor.

Gelelim esas meseleye, Gazze olayı sıradan bir olay değildir. Tüm Ortadoğu ülkelerinin ve bizim ülkemizinde içinde bulunduğu önemli bir projenin başlangıcıdır. Gazze çok önemli jeopolitik bir yerdir. Gazze ye sahip olan, doğu ak denizin tüm kaynaklarının önemli bir ortağı durumuna gelir. Bu plan, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve İsrailin planıdır. Gazze işgalinden sonra, vaad edilmi ş toprakları n planı i ş leyecektir. Ne pahası na olursa olsun Siyonizm planı nı hayata geçirmeye çalışacak. Devletimizin tavizsiz karşı duruşu, planın işlemesine engel olmaktadır. Tü rkiye engelini aşmak zorundalar. ABD nin, Suriye ve Irak'ta bulunmasının tek sebebi bu planın hayata geirilmesine ilişkindir. Kuzey Irakta ki Pençe Kilit Harekatı bölgesinde bulunan üssümüze yapılan saldırı biz zat, ABD tarafından organize edilmiştir. Bu saldırıları başarılı olabilseydi, bizim o belgelerde kalabilme şansımız olmayacaktı. Şimdi onların kalabilme şansları kalmadı. Ç ünkü biz bu bölgenin en güçlü ülkesiyiz. Hiç bir güç bize rağmen bu bölgede adım atamaz.

Şükürler olsun. 2016 yılından beri, bağımsız bir ülke olarak yolumuza devam etmekteyiz. Emperyalizmin ve Siyonizmin planlarını bozan tek ülkeyiz. Gazze nin aslan yürekli, inançlı, imanl ı bir avuç İslam mücahiti, Dünyanın teknik anlamda en güçlü silahlarına sahip olan güçlere diz çöktürdü. Dünyaya insanlık dersi verdi. İslam ülkelerini yöneten, siyonizmin köpeklerinin yü reklerine korku saldı. Bundan böyle hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Yeni bir Dünya sistemi kurulacak. Bu sistemin en önemli aktörlerinde birisi bizim ülkemiz olacak. İsrail, ömrü boyunca korku içinde yaşayacak. ABD bölgemizden def olup gidecek.

Değerli okurlarım, üs bölgemize yapılan saldırı bu anlattığım bütünün bir parçasdır. Gazze olayı da aynı ölçüde bir önemli parçadır. Bu parçaları bütünden ayrı dğerlendirirsek yanlışa düş eriz. Bu anlamda mesleye diyalektik bir anlayışla bakmalıyız. 2023 yılının son yazısını sizlerle paylaşmanın mutluluğu içindeyim. 2024 yılının tüm Dünya insanlarına ve ülkemize, barış, sağlık ve mutluluklar getirmesini diler, yeni yılınızı en içten duygularımla kutlarım. Saygılarımla

İDRİS ORTAKAYA

YORUM EKLE