Bir nevi “Kamu hizmeti” yapan gazeteciler kendilerine yöneltilen bu soruları halk adına soruşturmaya başladıklarında bir anda en yakınlarındaki siyasetçiler olmak üzere çok sayıda politikacı ile karşı karşıya gelmek durumunda kalıyorlar.
İktidar partisi olması münasebeti ile “FETÖ” ile mücadele en fazla AK Parti içerisinde yaşanıyor, Tek başına iktidar olmak için gerekli milletvekili sayısına sahip olan, Yurt genelinde var olan belediyelerin yarısından fazlasını da elinde bulunduran AK Parti içerisinde FETÖ ile mücadele sırasına başka bir mücadele daha yaşanıyor.
Bilindiği gibi Türkiye Cumhuriyeti bir taraftan FETÖ ile mücadele ederken diğer taraftan da yerel ve genel seçimlerin öne alınması için gerekli Anayasal düzenlemeleri yapmaya çalışıyor, Özellikle 30 Mart 2014 tarihinde yapılan tarihinde yapılan yerel seçim için daha az zaman kalması AK Parti içerisinde ister istemez Belediye başkanlığı-Belediye meclis üyeliği ve il genel meclis üyeliği adaylığının daha şimdiden yaşanmasına vesile oluyor.
Kabul etmek gerekir ki AK Partili belediye başkanları-il-,ilçe ve Belde başkanları şu aşamada FETÖ ile mücadelede en kolay hedefler arasında yer alıyor, 2009 ve 2014 yılında yapılan yerel seçimlerde Cemaat kontenjanından koltuklara oturan siyasetçiler şimdi bulundukları koltuktan olmamak adına manevra üzerine manevra yapmaktan geri kalmıyorlar.
AK Parti içerisinde siyaset yapan ve bir dahaki dönem Belediyelerin herhangi bir noktasında görev yapmak isteyen partililer şimdilerde iş başında bulunan yöneticileri FETÖ mensubu olarak yaftalamaktan asla geri kalmıyorlar, AK Parti içerisinde bulunan siyasetçilerin var olduğu söylenilen FETÖ mensuplarının su yüzüne çıkması noktasında yine parti içerisinde siyaset yapanların baş rol oynadıkları artık hiçbir kesim tarafından gizlenemiyor.
Önümüzdeki dönem yapılacak yerel ve genel seçimler öncesinde AK Parti içerisinde siyaset yapan belediye başkanlarından pek çoğunun bir daha aday gösterilmeyeceği kuvvetle muhtemel, hemen herkes tarafından Paralel yapıya yakın olduğu bilinen ancak Gözaltına alınması tutuklanması partiye zarar verir gerekçesi ile haklarında işlem yapılamayan siyasetçilerin pek çoğu seçim döneminde bir daha aday gösterilmeyeceğini en fazla AK Parti içerisinde siyaset yapanlar tarafından biliniyor.
İşte bu yüzden şu sıralar AK Parti içerisinde özellikle yönetim makamında bulunanları FETÖ’cü olarak ispiyonlamak son derece moda oldu, “Gelecek seçimlerde mevcut başkanı saha dışına itersek sıra bize de gelebilir” mantığı ile hareket eden partililer dolayısı ile belediye başkanlarının kirli çamaşırları da bir biri ardına dökülmeye devam ediyor.
Önümüzdeki günlerde FETÖ ile ilgili olarak yapılan operasyonların mecburi bir şekilde siyasetçilere geleceği artık herkes tarafından kabul ediliyor, işte yapılacak bu operasyonlarda kendi bölgelerindeki siyasetçilerinde saha dışına itilmesi adına diğer partilerden çok AK Parti içerisinde hareketlenme yaşanıyor.
Bu yüzden FETÖ mensubu olmakla itham edilen siyasetçilerim bütün suçu medya mensuplarında bulmaları kadar saçma bir olay olmayacağı kanaatindeyiz, Neticede medya mensupları da istihbarat kaynaklarından aldıkları bilgileri kamuoyu ile paylaşıyor ve vatandaşın bilgilenmesini sağlıyorlar.
Gazeteciler siyasetçilerin düşmanı değildir, hele hele rakipleri hiç ama hiç değildir, bu yüzden siyasetçiler kendilerine rakip olarak gazetecileri değil kendi partileri içerisindeki siyasetçileri seçmelidirler zira asıl kaynak partililerdir.
Hadiseye bu noktadan bakıldığında boğazlarına kadar bataklığa batmış olan siyasetçilerin bundan önce kimlerle nasıl siyasi ortaklık yaptıklarını daha detaylı bir şekilde düşünmeleri ve hesaplarını buna göre yapmaları gerekmektedir.
Gazeteci sadece ve sadece işini yapıyor.
