Gebze Ülkü Ocağı Başkanlığınca yapılan açıklamada;
“Malûmunuz olduğu üzere 13 Mart 2016 akşam saatlerinde, başkentimiz Ankara’nın kalbi Kızılay
Meydanı’nda canlı bomba saldırısı gerçekleştirilmiş ve maalesef onlarca vatandaşlarımız hayatını
kaybetmiş, yaralanmış ve çevredeki araçlar ile işyerleri de ciddi şekilde zarar görmüştür. Evvela bu
menfur saldırıda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet, yakınlarına ve büyük
Türk Milleti’ne başsağlığı, yaralılarımıza da acil şifalar dileriz.
Millet olarak üzüntü ve acı içerisinde müşahede etmekteyiz ki; uzunca bir süredir Ülkemizin ve
Milletimizin âli menfaatlerine ipotek koymak isteyen, bölünmez bütünlüğümüze kast eden gafiller, kirli
emellerine ulaşmak üzere ahlâki, vicdanî ve hatta insanî hiç bir değer gözetmeksizin alçakça
saldırmakta; ülkemiz, her güne kan, gözyaşı ve kaos içinde uyanılan, bombaların patladığı, güvensizlik
ve korku ortamının hakim olduğu bir üçüncü dünya ülkesine çevirmeye çalışılmaktadır.
Uzunca bir süredir beslenen, gücünü ve eylem kabiliyetini arttıran bölücü terör örgütü, ülkemizin Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni sınır tanımadan alçakça yakıp yıkmış, Aziz Milletimizin yurdunu,
yuvasını, ocağını yaşanmaz hale getirerek milletimizi kendi öz yurdundan göçe zorlamış; son olarak
da daha önce benzeri görülmemiş ölçüde organize bir şekilde Ankara’nın kalbinde bombalı saldırılar
gerçekleştirmiştir. Bütün bunların yanında bölücü alçaklar, sürekli yeni isimlerle kurulan yapılanmalara
giderek ulusal ve uluslararası kamuoyunda destek arayışlarını dün olduğu gibi bugün de pişkince
sürdürmeye devam etmektedirler. Türk Milleti’nin en aziz kurumu olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altında yuvalanan “bölücü örgüt vekilleri” hain teröristleri kast ederek “gerillâ analığı”na
soyunurken, terör finansmanı, kandan ve kaostan beslenen sömürgeci güçler teröristleri ve çeşitli
yapılanmalarını “aktivist” olarak nitelendirmektedir. Kendilerine “aydın” diyen sözde akademisyen ve
gazeteci gibi kılıklara bürünen şarlatanlar ise terörle mücadele eden güvenlik güçlerini katliam
yapmakla suçlarken “özerklik” ve “özgürlük” naraları atarak bölücü terör örgütünü açıktan
desteklemektedirler.
Üniversitelerde yuvalanan öğrenci kılıklı teröristler yetkililerin ve idarecilerin tavizleri neticesinde ellerini
kollarını sallayarak fakülte ve yerleşkelerde bölücü örgüt propagandası yapmakta, kendilerinden
olmayan Türk gençlerinin ve hain emelleri önünde en büyük engel olarak gördükleri Milliyetçi ve
Ülkücü öğrencilerin hayatlarına kastetmekte; bütün bunlar ise “karşıt görüş” adı altında
masumlaştırılmak istenmektedir. Bu manzaranın en hazin ve vahim yanı ise vatandaşlarımızın can ve
mal kaybı neticesinde mağdur olmalarının yanında ülkemizde “milli şuurun” öldürülmeye çalışılması ve
milli kaynaklardan beslenen bir takım zevatın ve maalesef yanlış politikalarla siyasilerin de buna çanak
tutmasıdır.
Özellikle son yıllarda yaşananlar gözönüne alındığında uluslararası taşeronluk vazifesini üstlenen
bölücü örgütün, ülkemizin doğu ve güneydoğu bölgelerinde gerçekleştirdiği zulüm, katliam ve terör
ortamını Türkiye geneline yayarak cephesini genişletmeye çalıştığı görülmektedir. Devlet ile paçavra
ve paravan bir örgüt arasında adeta “savaşın yaşandığı” anlayışı oluşturularak Türk Devleti’ne ve Türk
Milleti’ne diz çöktürmek istenmektedir.
Şunun iyi bilinmesini isteriz ki, cennet ülkemizi cehenneme çevirmek isteyen şüphesiz ki bölücüler ve
onların destekçileridir. Ancak bölücü hainlerin bugünkü lojistik ve eylem kabiliyetine sahip olmasının
müsebbibi de “çözüm süreci ortamı” ve açılımcı zihniyettir.
Türkiye Cumhuriyeti Devletini sadece bir binadan ve bir bayraktan ibaret sanan alçaklar ve işbirlikçileri
yeri ve zamanı geldiğinde Türk Milleti’nin gücü ve kudretini göreceklerdir. Bağımsızlığı ve istiklali
önünde hiçbir engel tanımayan, demirden dağları eriten, aşılamaz denilen surları yıkan bu necip millet,
üç beş soysuz şarlatana papuç bırakacak değildir. Yüce milletimizin kudreti ve birlik beraberliğe olan
inancı bir gün mutlaka boynu tasmalı hainleri de, tasmayı elinde tutanları da boğacaktır.
Bu ve bunun gibi menfur saldırılar bizleri ve milletimizi asla korku ve infiale sevk etmeyecek, aksine
bölücü terör karşısında bilenmemizi ve daha da sıkı kenetlenmemizi sağlayacaktır. Dualarımız
öncelikle güneydoğuda terörle mücadele eden güvenlik güçlerimizin muzafferiyeti içindir.
Ülkü Ocakları olarak Aziz Milletimiz ile omuz omuza, gönül gönüle gerçekleştireceğimiz Kut’lu
yürüyüşümüz daim devam edecek ve Devlet Asla Diz Çökmeyecektir” denildi.
Güncelleme Tarihi: 15 Mart 2016, 11:34