Sonuç olarak Cumhuriyet ve demokrasi hepimizin yaşamını birinci derecede ilgilendiriyor. Sahip çıkalım, koruyalım. Hangi görüşten olursa olsun ve kim iktidarda bulunursa bulunsun meşru ve demokratik yollardan seçilmiş iktidarların yanında olmalıyız çünkü bu demokratik bir görevdir.
Atatürk çok net ifade etmiş:
“Efendiler ve ey millet iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, tarikatı medeniyedir. Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için kafidir.”
GEBZE DÜŞMANLIĞI YAPANLAR
Gebze’yi küçümseyen bir takım kişiler var, bunlar bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuş gerçekten de kara cahil ve art niyetlidir. Gebze’yi sadece ilçe olarak görüyor, tarihini, geçmişini bilmez ama bol keseden saldıkça sallıyor. Gebze’ye karşı önyargılı olabilirsin fakat aklı başında şeyler ifade et. Kulaktan dolma şeylerle kendini ve başkasını kandırma, yanıltma. Gebze sizin hafızanızın alamayacağı kadar önemli bir merkezdir.
Gebze ile ilgili takıntıları olanlar dün vardı bugün var yarında var olacaktır. Hele şu siyasiler için Gebze her anlamda kullanılacak bir malzemedir. Akla hayale gelmeyen saçma sapan istekler ve bitip tükenmek bilmeyen saçmalıkların ardı arkası kesilmiyor. Neymiş, Gebze Çayırova’nın, Darıca’nın Dilovası’nın haklarını gasp ediyormuş, önemli kurumlar hep Gebze sınırları içindeymiş gibi bir sürü ipe sapa gelmez lakırdı. Güya Çayırova, Darıca ve Dilovası’nda bir yerlere aday olacaklar ya bunun içinde Gebze’yi kötülersek puan kazanırız diye düşünüyorlar. Oysa bilmiyorlar ki cahillikte açık ara öndeler. Geçmişte birçok yazımda ifade ettim, Gebze öteki ilçelerle kıyaslanamaz. Gebze’nin yerleşim tarihi M.Ö. XII yüzyıla kadar dayanır. Gebze, eski Yunanlıların, Romalıların, Bitinya diye belirttikleri coğrafi bölgenin içinde yer alıyor. Gebze’nin şimdi ki yeri M.Ö. 281-246 yıllarında Kral 1. Nicomede'nin egemenliğindeki Bitinya Krallığı döneminde Dakibyza ve Libyssa adında yerleşmeler vardı. Bu yerleşimler daha sonra ki süreçte Gebze adını alacaktı.
Peki, o yıllarda Çayırova, Dilovası diye bir yerleşim bölgesi var mıydı?
Tabiî ki hayır.
GÜNDÜZ VAKTİ ADAM ARIYORUZ
Yunanlı filozof Diyojen bir gün gündüz vakti elinde fenerle Atina sokaklarını gezmeye başlıyor. Tabi onu görenler soruyor:
“Hava açık niye fenerle dolaşıyorsun?”
Diyojen cevap vermiş:
“Adam arıyorum!”
Aynen öyle, bizde bu kirli ortamda gerçekten adam arıyoruz. Sözü ile özü bir olan, çıkarcı ve bencil olmayan, paranın tutsağı olmayan, kalbi insan sevgisiyle dolu insanlar arıyoruz.
Bulur muyuz?
Bilemiyorum…
Ancak yine de iyi insanlara olan umudumuzu kaybetmedik.
Güncelleme Tarihi: 25 Ağustos 2016, 19:09