2015-12-27 18:28:05

Hedef BOP, İstikamet TÜRKİYE

27 Aralık 2015, 18:28

Algı, psikoloji ve bilişsel bilim dalında; duyusal bilginin alınması, yorumlanması, seçilip saklanması anlamına gelir.
 
Algı, duyu organlarının fiziksel uyarılmasıyla oluşan sinir sistemindeki sinyallerle meydana gelir. 
 
Algılama, sinir sisteminin karmaşık işlemlerine dayanan bir süreçtir, ancak bilinçsel farkında lığın dışında gerçekleştiği için çoğu zaman kişilerce, zahmetsizce gerçekleştiği zannedilir.
 
Başlıkta algılama ve kavrama ibarelerini, felsefi bir sorun olarak irdelemesek bile, en azından felsefenin genel yaklaşımı temelinde değerlendirmek yerinde olacaktır.
 
Bu ifadelerle birlikte ülkemiz üzerinde oynanan oyuna ve bu oyunun algı yönetimi olduğuna dikkat çekmek istiyorum.
 
Bir gün şeytanın yolu bir köye düşmüş.
 
Keyfi yerinde olan şeytan, sırtını bir ağaca dayamış ve buzağısı kazığa bağlı olan ineği sağan genç bir kadını uzaktan izlemeye başlamış.
 
Şeytan, kadını epeyce izledikten sonra yerinden kalkıp kazığa bağlı buzağının ipini biraz gevşetmiş.
 
Buzağı bu, az ötede annesinin sütünün kovaya sağılmasını aç karnına izlemeye daha fazla dayanamamış.
 
Buzağı yerinde debelendikçe boynundaki ip biraz daha gevşemiş ve sonunda yular hepten çözülmüş.
 
Koşarak annesini emmeye giden buzağı, süt kovasına çarpmış ve bütün sütler yere dökülmüş.
 
Sağdığı süt ziyan olunca siniri tepesine çıkan genç kadın, eline geçirdiği odunu buzağının kafasına vurmasıyla yavru kan içinde yere yıkılmış.
 
Yavrusuna saldırılmasına kayıtsız kalmayan inek bir tekmede kadını yere serip öldürmüş.
 
Uzaktan geçmekte olan kadının kayınpederi, ineğin gelinini öldürdüğünü görüp, elindeki tüfekle ateş ederek ineği öldürmüş.
 
Silah sesini duyan koca koşup gelmiş. Karısını yerde cansız yatar, babasını da elinde tüfekle görünce, belinden silahını çekip, tek atışta babasını öldürmüş.
 
Kısa bir süre sonra gerçeği öğrenen genç adam bu kadar acıya dayanamayacağını düşünüp, bir kurşun da kendi kafasına sıkarak canına kıymış.
 
Bütün bu olayları bir kenardan izleyen şeytan,
 
Bu felaketi de bana yüklerler.
 
Buzağının ipini gevşetmekten başka ben ne yaptım şimdi demiş.
 
Birileri PKK’nın ipini gevşetti.
 
Sadece PKK değil Türkçemizin tüm alfabetik harfleri tüketilerek ismi telaffuz edilemeyen çok sayıda örgüt peydahlandı.
 
Bu yaşananların hiçbiri tesadüf değil.
 
Planlı ve sistematik olarak Türkiye taşeronlar tarafından kuşatma altına alınmak istenmektedir.
 
Ancak, Türkiye Cumhuriyeti rejimlerle peydahlanan bir şehir devleti değil. Köklü bir devlettir.
 
Yeni Dünya hevesi güden Siyonizm taşeronları (ABD, İsrail, Fransa, Almanya, İspanya, Çin) dolayısıyla İngiltere (BRITANNİA) coğrafyanın en güçlü ülkesi konumunda olan Türkiye'yi hedef seçmiştir.
 
Her şeye rağmen devlet, başta TSK bütün temel kurum ve kadrolarıyla oldukça stratejik bir tavır takınarak şimdilik dengeleri gözetleyip durmakta, ama tarihi hamleyi yapacağı fırsatları kollamaktaydı.
 
Türkiye Bir NATO üyesi olarak hem sorumluluklarını kuşanmakta, hem de avantajlarını kullanmaktaydı.
 
Ülkenin bütünlük ve bekasını koruma konusunda hem oldukça kararlıydı, ama kasıtlı kışkırtmalarla kendisini ucuza harcatmayacak kadar da vakarlıydı.
 
Milli çıkarlarımıza sahip çıkma noktasında yeterince duyarlıydı, ama his ve heyecanlarıyla değil, devlet aklıyla hareket edecek kadar da tutarlıydı.
 
İşte devletin bu stratejik sabrı ve soğukkanlılığı, Siyonist odaklarda ve müttefik(!) düşmanlarımızda çok derin bir endişeye yol açmıştı. İran’la uzlaşıp kucaklaşmak zorunda kalmaları, Rusya’yı Suriye’ye sokmaları, Türkiye’ye karşı küresel bir şer cephesi oluşturma hesabıydı.
 
Ama derin ve engin devletin bir elinin Rusya’da bir elinin İran’da olduğunu da biliyorlardı. Ve tüm şeytani kurgularının, sonunda kendi başlarına dolanmasının telaşı yaşanmaktaydı.
 
Yedi düvelin desteklediği PKK ile üç cephede (Kandil’de, Suriye’de ve Ülke içinde) savaşıp destan yazan, başarılarıyla Amerika, Avrupa ve Rusya başta tüm dünyayı şaşkınlığa uğratan. Hayret ve hayranlık uyandıran, Kahraman Ordumuzun açık bir düşman saldırısı karşısında neler yapacağını çok iyi bilen odakların, PKK’nın Suriye kanadı PYD’ye açıkça sahip çıkmaya mecbur kalmaları, aslında tükenip tıkandıklarının bir alameti sayılmalıydı.
 
Bütün bunların böyle devam etmesi imkânsızdı ve tarihi hesaplaşma kaçınılmazdı.
 
Amerika’nın bir hezimetle hizaya sokulacağı ve İsrail çıbanının deşilip dağılacağı günler yakındı. Amerikan taparların Darwinist-Maoist sosyalist saparların akıllarına yatmasa da kutlu bir inkılap yaşanacak ve Kur’an merkezli bir adalet ve bereket medeniyeti mutlaka kurulacaktır!..
 
 
Yazının başında bahsettiğim hikâye size ne anlatıyor?
 
 
 
Kalın Sağlıcakla...
 
 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.