2015-12-30 18:46:23

Hırs belası

30 Aralık 2015, 18:46

İktidar, insanoğlunun hem en büyük zaafı hem de en büyük hırsı olarak, yaratılışın ilk anlarından itibaren tüm benliğimizi sararak adeta bir tümör gibi büyür gider.
Sonu olmayan bu hırs, hedefine ulaşamayan insanı içten içe kemirirken, bu hırs yüzünden gözü hiçbir şeyi görmediği gibi, hedefindeki iktidara ulaşmak için de her yolu mubah görür.
Zaman zaman kimilerinin -inançlarında dolayı- çok hırslı olamayacağını duysak da karşılaştığımız manzaranın aslında hiç de anlatıldığı gibi olmadığını görebilmemiz çok zaman almaz.
İktidar hırsı, belki de şeytanın en çok tetiklediği insan davranışıdır.
Çünkü hiçbir zaman sonu yoktur.
İnsanın “eşref-i mahlûk” olmasının temelinde yatan üstünlüklerini altüst edebilecek seviyedeki hırs, kimi insanları helak ederken, kimilerinin de bu uğurda akla hayale gelmeyecek işlere kalkışmasının temel sebebidir.
Yaş, cinsiyet, sosyal statü, rol ırk, din, dil gibi tüm kavramların üstünde bir güce sahip olan iktidar hırsı, gözlerini kör ettiği kişilerin insanî vasıflarının da yok olup gitmesine yol açar.
Çizgi filmlerin kötü karakterlerini kıskandıracak seviyede bir el ovalamasıyla, bakışları onun iktidar hırsını ele verir:
“Her şey benim olacak!”
Öyle ki, ilgisi olsun olmasın…
Yaptığı iş alanına girsin girmesin…
Her şeye, herkese, her alana sahip olmak ister bu tip insan.
Kısacası toplumun her alanını ele geçirmek ister.
Toplumdaki her alanda birileri ona hizmet etsin, onun için çalışsın ister.
Toplumun her alanı onun olsun ister…
Yalnızca onun!
Nasıl bir inancın
Nasıl bir insanlığın ürünüdür bilinmez
Ama bu davranış şeklinin bir tek açıklaması olabilir:
Dünyada ilk kanı akıtan
İlk kıskançlığın, ilk kin ve garezin atası
Kabil davranışıdır bu…
İstediğin kadar niyetinin halis olduğunu iddia etsen de…
Hiç de hayırlı bir yanını göremiyorum!
 
Omurga…
İnsana has bir özelliktir dik duruş.
Bizi diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğimizde bu işte...
Doğuştan diktir omurgamız oysa.
Zamanla eğilip bükülmelerden kamburluk oluşmuşsa eğer, bu asla sağlık sorunu değildir...

Yaratılışta senden bir farkı olmayanın karşısında kul köle olup el etek öpersen, hakkın olanı başın önünde istersen, onları ilahlaştırarak şirke bulaşmakla kalmaz, omurgana zarar verip, kambur yaşamaya mahkûm olursun.

Eşitliğin bilincinde insan haklarının da farkındaysan eğer; sana eşitlikten adaletten bahsedenlerin seni çantada keklik görmelerine izin vermek yerine, dik duruşunla hem omurganı hem de gururunu korusan ya...

Bir ton kömür ve miadı dolmuş bakliyatla eşitliğin sağlanmayacağının farkına varsan ya artık.

Makam ve mevki yoluna genlerini değiştirmek yerine, damarlarında dolaşan asil kandan güç alıp, dik durmayı sürdürebilsen keşke...

Sen, sadece omurgana zarar vererek iki büklüm olmayı sürdürdükçe, zengini daha da zengin yaptığının, eşitliğinin ve özgürlüğünün engellendiğinin, hak aratmayı zorlaştıran bir adaletin, ileri demokrasinin aslında kocaman bir yalan olduğunun da farkına varamazsın hiç bir zaman...
Önce bir dik durmayı öğren.

Harekete geç.

Derin nefesler al ve düşün...

Başını öne eğmeden, seni çantada keklik görenlerden iste.

Hakkın olanı iste!

Ekmek olmasın istediğin.

Ekmek kapısı iste!
 
Kalın sağlıcakla…
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.