Tüketici Hakları Derneği

Tüketici Hakları Derneği Körfez Temsilcisi Orman Endüstri Mühendisi Rasim KIRVELİ, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası münasebetiyle organ bağışının önemine değindi. ‘’Türkiye’de tedavileri yalnızca organ ve doku nakliyle mümkün hastaların sayısı giderek artıyor.

 Tüketici Hakları Derneği
banner158
banner174

 Tüketici Hakları Derneği Körfez Temsilcisi Orman Endüstri Mühendisi Rasim KIRVELİ, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası münasebetiyle organ bağışının önemine değindi. ‘’Türkiye’de tedavileri yalnızca organ ve doku nakliyle mümkün hastaların sayısı giderek artıyor. Bu artışla birlikte organ ve doku naklinin önemi de artıyor. Bu konuda birçok çalışma yürütülüyor, özellikle de bilinçlenme  yönünde...

”Organ bağışı hayat kurtarır” sloganını hepimiz duyuyoruz. Peki organ bağışı nedir, neden bu
kadar önemlidir? İşte bu soruların cevabını tam anlamıyla öğrenmeliyiz ve ona göre kararlar almalıyız.
Organ bağışı nedir?
Organ bağışı, kişinin hayatta iken, serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku
ve organlarınızın başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin verilmesidir. Artık yaşarken de bazı
organlar bağışlanabilmektedir.
Yaşarken yapılabilen organ bağışlarında böbrek ilk sıradadır. Vücudumuzda çift böbrek
bulunduğu için, bir tanesi bağışlandığında diğer böbrek işlevini kaybetmez. Karaciğer de yaşarken
bağışlanabilir. Yüksek oranda kendini yenileme özelliği olan karaciğerin tamamı bağışlanamaz. Ancak
karaciğerden bir parça bağışlanabilir.
Organ bağışını yaşarken yapmak isteyen kişilerin 18 yaşını doldurmuş olması ve karar
verebilecek yeterlilikte olması gerekmektedir. Bağış yapan kişiye, yapılacak müdahalenin şekli, olası
tehlikeleri, sağlığına şimdi veya daha sonra gelebilecek olan zararlar konusunda bilgilendirilmelidir.
Bilgilendirmeyi yapan kişi bir doktor olmalı ve başka bir doktorun da bulunduğu bir ortamda bu
bilgilendirme yapılmalıdır. Eğer bağış yapacak kişi tüm bilgilendirmelerden sonra da bağışı yapmakta
kararlıysa, organlarını yaşarken de bağışlayabilir.
Organ bağışı yapıldıktan sonra sadece bir yoğun bakım ünitesinde beyin ölümü (tıbben
yaşamın sona ermesi) kararı alınması halinde organlar kullanılmaktadır.
Diğer ölüm hallerinde organlar alınmaz. Organ bağışı bazen görmeyen bir insanın görmesini
ya da hayatını diyaliz cihazına bağlı olarak sürdüren bir böbrek hastasının hayata dönmesini sağlar.
Kimler bağışta bulunabilir?
1979 tarih ve 2238 sayılı yasa gereği organ bağışının yapılabilmesi için 18 yaş veya üstünde
olup akli dengesi yerinde olan herkes sağlık Müdürlüklerine, hastanelere, organ nakliyle ilgili
dernek ve kuruluşlara başvurarak, doku ve organ bağış belgesi alabilir.
Organ bağışı yapıldığı mutlaka yakınlara da bildirilmelidir. Bunun nedeni; bir kişide beyin
ölümü gerçekleştiğinde akrabalarının organ bağışı konusunda karar vermelerinin
istenmesidir.

Bağış yapan kişi sonradan fikrini değiştirirse, bağış kartını yırtıp atması ve bu karar
değişikliğini aileye bildirmesi yeterlidir.
Hangi organlar bağışlanabilir?
Tıptaki gelişmelerin bugün geldiği noktada, insan vücudunun birçok organı nakil
edilebilmektedir.

Bağış yapılabilecek organlar düşünüldüğünde,
sadece ölümden sonra bağışlanabilecek organlarla, yaşarken de bağışlanabilir organlar
arasında bir ayrım yapmak gerekiyor.
Yaşarken bağışlanabilir organlarda, yaşayan bir insan,diğer bir insana gerekli olan organı
veya hücreyi bağışlar. Bu organlar çift veya tabaka halinde olan veya kendini yenileme
özelliğine sahip olan organlardır. Örneğin; böbrek, karaciğer ve yenilenebilir özelliğe sahip
hücreler veya kan, ilik ve üreme hücreleri gibi dokular.
Burada bağış yapanın yaşından ziyade organın durumu çok önemlidir ama genelde 70 yaş
üstündekilerin organları nadir durumlarda alınmaktadır.
Ölümden sonra bağış kabul edilebilecek organlar ve dokular; pankreas, damar, bağırsak,
kulak kemikçikleri, deri, kalp, kalp kapakçıkları, gözün saydam tabakası, kemik dokusu,
kıkırdak dokusu, karaciğer, akciğer, böbrek, kas ve beyin zarının bir kısmı.
Herkes organ bağışında bulunmalı, yakınlarını bu konuda bilinçlendirmeli ve ancak bu sayede
ihtiyacı olduğunda organ bulabileceğini bilmelidir.
Birçok hasta bağışlanmış bir organ için beklerken ölmektedir. Bağışlanmış bir organ, başarılı
bir nakilden sonra, gerçek bir yaşam armağanıdır.
Organ bağışının tarihi
Eski mitlere göre milattan önce 5. yüzyılda bir insandan başka bir insana doku ve organ nakli
yapılmıştır. Milattan sonra 3. yüzyılda ise hekimliğin koruyucu azizleri olarak bilinen Aziz

Cosmas ve Aziz Damian, bir bacağını kaybeden misyoner Jakobus von Voragine’e, ölen
siyahi bir kişinin bacağını nakletmişlerdir. Bunlar yine söylenti veya efsanelerdir.

Organ bağışının tarihi 17.
yüzyıla dayanıyor diyebiliriz. Bu yüzyılda ilk deri nakli denemeleri yapılmıştır. 1883 yılında
ise zarar görmüş iç organların nakli ile ilgili denemeler yapıldı. 20. yüzyılda, birbirlerinden
habersiz olarak iki bilim insanı, köpekler üzerinde iç organların yerlerini değiştirme
denemeleri yapmışlardır. İnsanlar üzerindeki ilk deneme ise, 1916 yılında Fransız Mathieu
Jaboulay tarafından yapıldı. Fakat bu denemede hayvan organları kullanıldığı için deneme
başarısız oldu.
İnsan vücudu organ bağışında diğer organı reddedebilir ve nakil ölümle sonuçlanabilir.
Geçmiş yüzyıllarda da ilk denemeler hep kötü sonuçlanmıştı. Bilim insanları da vücudun
direnç göstermesinin önüne geçememişlerdi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Amerika’da
denemeler yapılmaya başlandı. 1942 yılında ise İngiliz zoolog Sir Peter Brian Medawar,
vücufun organı reddetme sebebinin bağışıklık sistemi ile ilgili olduğunu yazmış ve bu tespiti
ile Tıp Nobel Ödülü almıştır.
İlk ölümle sonuçlanmayan başarılı böbrek nakli, 1954 yılında Şikago’da Dr. Joseph Murray
tarafından yapıldı. Nakil yapılan kişiler birbirinin tek yumurta ikizi olduğu için vücut organı
reddetmedi ve hasta hayatta kaldı.’’

Güncelleme Tarihi: 06 Kasım 2017, 11:47
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER