OSMANLI MEDENİYETİ
Osmanlı’da taht için kardeş ve oğul katli gibi birçok trajik olayların yanında elbette nice önemli hadiselerde yaşanmıştır. Osmanlı geçmişte mimarisi, sanatı ile bir döneme damgasını vurmuştur. Türk mimarcılığının yüz akı ve ülkemiz ile birlikte Balkanlara değin geniş bir coğrafyada eserleri olan Mimar Sinan’ı, cami ve türbe inşa eden Mimar Davut Ağa’yı, Sedefkâr Mehmet Ağa’yı, Acem Ali ve daha birçok büyük mimar Anadolu ve Balkanlarda önemli eserlere imza attılar. Osmanlı mimarisinin hat sanatı ve el yazmaları, minyatür, tabloları, çinileri ise gerçekten muhteşem ve kendi özgünlüğü ile eşsizdir. Fuzuli, Nabi, Baki, Ziya Paşa, Şair Eşref gibi büyük şairleri, yazarlar Osmanlı’ya kültürel anlamda önemli değerler kattı. Itri, Tatyos Efendi, Kemençeci Vasilaki gibi birçok müzisyen kulağa hoş gelen Türk Sanat Müziği’nin tatlı namelerini, melodilerini içeren eserler bıraktı. Bin bir çeşit yemeklerin, tatlıların, şerbet ve içeceklerin hazırlandığı Osmanlı mutfağı da yine kendisine has tatlarıyla dünyada eşi bulanmaz yanı vardır. Kısaca, Osmanlı savaşçı ve fetih özellikleri dışında kendisine özgün medeniyeti ile de tarih içinde apayrı bir yere sahiptir.
ÇAĞDAŞ CUMHURİYET VE DÜNYA MEDENİYETİ
1923 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan Cumhuriyet ise Osmanlının küllerinin üzerinden doğarken evrensel çağdaş, laik ve demokratik bir medeniyetin parçası olmayı amaçladı. Atatürk döneminde bu önemli ölçüde sağlandı ne var ki eskinin hayalleri ve hikâyeleri ile ve batının olumlu yönlerini bile reddeden anlayış Cumhuriyet ve Atatürk devrimlerini sürekli törpüledi. Demokrasiyi bir türlü içselleştiremeyen ancak bu yolla iktidar olan sağ iktidarlar Cumhuriyet dönemine yönelik ardı arkası kesilmeyen tutum ve davranışlarını sürdürdüler. Nitekim bugün AKP iktidarı bu yönde ciddi bir çaba harcayarak, Atatürk ve Cumhuriyete ait ne varsa yok etmeyi sürdürüyor.
OSMANLI O DÖNEMLERİN İMPARATORLUĞUYDU
Osmanlı döneminin devletiydi ve olmalıydı çünkü o dönem fetihler, savaşlar ve işgaller dönemiydi. Hâlihazırda Osmanlı imparatorluğu türü bir yönetim anlayışının yerküre üzerinde var olması mümkün değil. Ancak dikta yönetimi olursa zorla o dönemin koşulları dayatılırsa belki. Demokrasinin, insan haklarının ve çağcıl, evrensel hiçbir hukuk anlayışının olmadığı, tek adama dayalı Osmanlı türü bir devletin yaşaması mümkün değil. Osmanlı’yı yeniden kurmak ve yaşatmak eşyanın tabiatına aykırı bir durumdur. Gelişmiş ülkelerin başka gezegenlere insan göndermek, oralarda koloniler oluşturarak apayrı dünyalar ortaya çıkarmak gibi çalışmaları varken hala Osmanlıca vb gibi içi boş şeylerle gündemin meşgul edilmesi bu ülkeye zarar veriyor. Kanuni’den sonra hızla çözülme sürecine giren Osmanlı’yı şimdi o çağlara gidip yeniden diriltmek akıl ve mantığa uygun işler değil.
