Ramazan Bayramı öncesi hizmete açılan ve bayram sonrasına kadar geçişlerin ücretsiz olduğu Osmangazi Köprüsü şu sıralar Edirne’den Kars’a herkesin üzerinden geçmek istediği, geçemeyenlerin de suçluluk psikolojisine düştüğü bir güzergah olup çıktı.

Türkiye gibi 80 milyon nüfusa sahip son derece büyük bir ülkede daha fazla ihtiyaç olmasına ve 1973-1988 yılları arasındaki 15 yıl içerisinde Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü gibi, iki büyü köprü hizmete açılmışken 03 Kasım 2002 tarihinden içersinde bulunduğumuz günlere kadar hayata geçirilen Osmangazi Köprüsü etrafında bu kadar fırtına kopartılmasını ve artık geleneksel hale getirilen “Bundan önce hiçbir şey yoktu” masalı da insanları bıktıracak noktaya kadar gelmiş vaziyettedir.

Bugün artık büyük bir kesim tarafından “Dünyanın başkenti” olarak kabul edilen İstanbul’un iki yakasını birbirine bağlayan Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsünün hangi şartlarda ve ne kadar kısa zamanda hizmete açıldığı ile ilgili vatandaşlarımızın fazla bir merakı olmadığından ortaya sanki her iki geçiş köprüsü de Mimar Sinan tarafından yapılmış gibi düşünülüyor.

Temeli 20 Şubat 1970 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ile dönemin Başbakanı Süleyman Demirel tarafından atılan Boğaziçi köprüsü inşasına başlanıldığı tarihten çok kısa bir zaman sonra yani 30 Ekim 1973 tarihinde o zaman Cumhurbaşkanı olan Fahri Korutürk ile Başbakan Naim Talu tarafından törenle hizmete açıldığı tarihte Türkiye’nin içerisinde bulunduğu şartların daha iyi okunması gerektiğine inanıyoruz.

İstanbul’un artan nüfusu ve ihtiyaçları sonrasında yeni bir geçiş köprüsü gerekince dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Başbakanı Turgut Özal , İstanbul valisi Nevzat Ayaz, İstanbul Belediye başkanı Bedrettin Dalan tarafından temeli 29 Mayıs 1985 tarihinde atılan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü de temelinin atılmasının üzerinden 2 yıl sonra yani 03 Temmuz 1988 tarihinde yine dönemin Başbakanı Turgut Özal tarafından hizmete açılmıştı.

Artık görmezden gelinen yada şimdi hizmete açılan Osmangazi Köprüsünün gölgesinde kalan Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüleri yaklaşık 2 yıl gibi bir sürede tamamlanıp vatandaşın hizmetine sunulurken Osmangazi geçiş köprüsünün 6 yılda tamamlanması da ayrı bir bakış açısı olarak değerlendirilebilir.

Temeli 29 Ekim 2010 tarihinde atılan ve 01 Temmuz 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı RecepTayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ında katıldığı bir tören ile hizmete başlandıktan 6 yıl sonra açılan Osmangazi Köprüsü’de Marmara ile Ege bölgesini birbirine bağlayan bir yapı olarak varlığını sürdürmeye başladı.

Biz sürekli olarak belirtiyoruz vatandaşın faydasına olacak hizmetlerde asla ve asla parti ayırımı yapılmaması gereklidir, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu güne kadar geçen süre içerisinde iktidarda bulunan her siyasetçi gücü oranında bu memlekete katkı sunmaya çalıştı az yaptı çok yaptı ama iyi kötü katkı sundu.

Bu memleket için Boğaziçi Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet köprüsü ne kadar önemli ise Osmangazi Köprüsü de o kadar önemlidir, değerlidir, böylesine büyük eserleri bir tarafa bırakın Anadolu’nun en ücra köşesinde bir mezrayı diğer bir mezraya bağlayan 50 metrelik bir köprü de en az en büyük eser kadar öneme sahiptir.

Siyaset yukarıda da belirttiğimiz gibi böylesi büyük eserleri gölgelemekten uzak kalmalıdır, Eğer Cevdet Sunay’ı, Süleyman Demirel’i, Fahri Korutürk’ü, Naim Talu’yu, Turgut Özal’ı siyaseten yok saymak bu isimlere düşman olmak bir noktada Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerine de düşman olmak anlamını taşıyor.

Biz geçtiğimiz hafta bir grup arkadaşımız ile birlikte Osmangazi Köprüsünden karşı tarafa geçiş yaptıktan sonra geriye döndük, Başta Boğaziçi köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet köprüsü  ve Osmangazi Köprüsü olmak üzere diğer eserleri bu memlekete kazandıranlara müteşekkir olduğumuzu açıkladık.

Ancak özellikle AK Partili arkadaşlarımızın Osmangazi Köprüsü ile ilgili övgülerini dinleyip “Yahu bu memlekette AK Parti yokken de pek çok eser hayata geçirildi, onlarından hakkını teslim etmek lazım” dediğimiz andan itibaren ortaya hiç kimseye fayda sağlamayan Siyaset dolu saatler çıkmış oldu.

Dünyanın her tarafında bu türlü eserler hayata geçiriliyor, Ülkeler kendi ekonomik güçleri oranında hizmete açtıkları bu esereler ile vatandaşlarının hayatını kolaylaştırmaya çalışıyorlar ancak ortaya çıkan her eser sonrasında “Bundan önce bu memlekette hiçbir şey yoktu” şeklindeki “Aymazlık” hiç kimseye bir fayda sağlamayacağı gibi ayrışmayı da daha fazla tetikliyor gibi.

Siyasetçi gelir gider,Ancak o siyasetçilerin ülkelerine kazandırdıkları eserler dünya durdukça hizmet vermeye devam eder, Dolayısı ile bugün siyaseten iş başında olanlarında yarın olmayacaklarını düşündüğümüzde bundan önce bu eserleri bize kazandıranları şükran ile anmak gerekir ki yarın gelenlerde bugünkülere teşekkür etsinler.