ÇOK BÜYÜK BİR KOMPLO KURULDU…

Can Ataklı, sosyal medyada birçok videolar yayınladı.

            Videolarının tamamı; içerik olarak Erdoğan düşmanlığı ve Erdoğan’ın görevden ayrılması üzerine inşaa edilmiştir.

Erdoğan’ın gitmesi, yok olması, bitmesi için FETÖ altılı masasına yol göstermektedir.

Verdiği tüm mücadeleler sonuçsuz kaldı.

***

            Çok ilginç bir videosundan bahsetmek istiyorum.

Erdoğan’dan nasıl kurtulacaklarını aynen şu şekilde ifade ediyor:

 "Erdoğan, seçimle devrilmez. İhtilal yapabilecek bir yapı yoktur. Çok büyük bir doğal afet olması lazım... Çok büyük bir deprem gibi... Çok büyük bir sel gibi, ya da büyük bir yangın… Erdoğan bu doğal afetlerin üstesinden gelemesin. Halk ayaklansın ve Erdoğan gitsin"

Türkiye batsın, bitsin, umurlarında değil…

Yeter ki Erdoğan gitsin.

***

            Çok büyük bir deprem yaşadık.

Depremin başladığı saatten itibaren sosyal medyadan alabildiğince devlet aleyhine propagandalar yapılmaya başlandı.

FETÖ altılı masa liderleri ile birlikte PKK’nın siyasi uzantıları kol kola görev bölümü yaparak saldırmaya başladılar.

Kargaşa ve kaos ortamı yaratmak istediler.

Barajın patladığı yalanını söyleyerek enkaz altında kurtarılmayı bekleyen insanların ölümüne neden oldular.

Kemal, Meral, Babacan, Ümit ve adları batasıcalar durmadan yalan üreterek halkı kışkırtmaya çalıştılar.

Sağduyulu ve acılı insanlar bu alçak ve namussuzlara inanmadılar.

Onlara çok büyük tepkiler gösterdiler.

Yalan söylediklerini yüzlerine tokat gibi vurdular.

Bölgeden hakaret ederek kovdular.

***

            Değerli okurlarım, bu tablo çok büyük bir tablodur.

Bu tabloya bakarken küçük parçacıklar içinde kaybolmayalım.

Tablonun tümünü görmeye çalışalım.

Beyaz TV yöneticisi Osman Gökçek çok güzel bir araştırma yapmış ve tüm yalanları içeren çok güzel bir video yayınlamıştı kanalında, o videoyu izledim.

Tabii ki tablonun parçalarını görmüş ve onun üzerinde çalışmalarını sürdürmüş.

Ne yazık ki tablonun tamamını görememiş.

Şimdi bu parçaları birleştirelim ki tablo ortaya çıksın.

***

            Erdoğan tek başına FETÖ’nün uşaklarının meselesi değil.

            Erdoğan tüm haçlı şeytanların meselesidir.

Erdoğan ABD’nin, Avrupa’nın, İsrail’in, Ermenistan’ın meselesidir.

Erdoğan Emperyalist yapının meselesidir.

Erdoğanlı bir dünya, sömürü düzeninin sonu demektir.

Erdoğanlı bir dünya, adil bir dünya düzeni demektir.

Erdoğanlı bir dünya zulmün yok olacağı bir dünya demektir.

Erdoğanlı bir dünya mazlumların insanca yaşayabilecekleri bir dünya düzeni demektir.

***

Bu anlamda zalimlere göre Erdoğan’sız bir Dünya oluşturulmalı.

Nasıl oluşacak?

Ne yaptılarsa başaramadılar.

Onlarca plan yaptılar.

Hiç birisi tutmadı.

İşgal girişimleri, özerklik hendekleri, kumpaslar yalan ve iftiralar, ne yaptılarsa sonuç hüsran oldu.

Bıkmadan, usanmadan yeni yeni şeytani planlar yapmaya devam ettiler.

            Depremden bir kaç gün önce bir ABD gemisi gelmişti.

            Geminin deprem yapabilme özelliklerinin olduğu söylentileri de yayılmıştı.

Aynı zamanda Türkiye’ye karşı bir askeri müdahale edebileceği söylentileri de yaygınlaşmıştı.

Bu bir komplo teorisi de olabilir.

Gerçeklikle de ilgisi olabilir.

Korona virüs mikrobunun dünyayı kasıp kavurduğu dönemi hatırlayın.

Bu gerçekten bir doğal afet mi yoksa Çin’in laboratuvar üretimi mi?

Aylarca, bu mesele, dünya kamuoyunu meşgul etti.

Dünya Sağlık Örgütü Çin’e bir araştırma heyeti gönderdi.

Çin bu heyete istediği izinleri vermedi.

Halen milyonlarca insanın ölümüne sebep olan bu mikropla ilgili kesin bir bilgiye ulaşamadı insanoğlu.

Dünya insanları halen bir ikilem içindedir.

Gerçeğin ortaya çıkması için hiç bir çaba yok.

Üstü kapatıldı gibi görünüyor.

***

            Gelelim on bir ilimizi yıkan, elli binden fazla insanımızın ölümüne neden olan ve ASRIN FELAKETİ diye tanımlanan ülkemizde yaşanan depreme...

Şimdi sıra geldi parçaların birleştirilmesine.

Beyaz TV yöneticisi Sayın Osman Gökçeğin "Sür Manşet" programında hazırladığı çok kapsamlı videosuna...

Yalan ve Doğru’ları programa sığdıramadı.

Kemallinden, Meralinden, Babacanından, Ümidinden, Buldanından ve benzeri hainlerin yalanlarını saatlerce anlattı.

Bunların militan kadroları binlerce yalan mesajlar atarak, Can Ataklı’nın dediğini yapmak için bayağı yarıştılar.

“Deprem, sanki daha önceden planlanmış bir görüntü vermektedir. Acaba, ABD gemisi bu deprem faylarının kırılmasına ilişkin bir tetikleme harekâtında bulundu mu?”

Bu bir varsayım.

Çin deki virüs benzeri...

Olabilir de, olmaya bilirde.

Kesin bir yargı yok.

Devletimiz bu olasılıkları mutlaka değerlendirecektir.

***

Diyelim ki doğal bir afet yaşadık.

Parçaları birleştirelim.

Tablo ortaya çıksın.

Can Ataklı denen ihanetçinin dediği her şey yapıldı.

Devlete karşı kışkırtıcılık en üst seviyede yapıldı.

FETÖ’nün yedili masasının tüm liderleri görevlerini eksiksiz yaptılar.

***

            Devletimiz elinden gelenin fazlasını yaparak, mağdurların yaralarını sarmaya odaklandı.

Ancak kendisine yapılan saldırılara karşı da aciz durumdaydı.

Vatandaş devleti savunmak zorunda kaldı.

Diyarbakır’da PKK’nın Ermeni Milletvekili provokasyon peşinde koşarken, Diyarbakırlı Kürt vatandaşın vitesten atmasına sebep oldu.

"Devlet yanımızda. Her türlü ihtiyacımızı karşılıyor. Hiç bir şeye ihtiyacımız yok. Sen ne yapmaya çalışıyorsun? Bir de Diyarbakır Milletvekili olacaksın... Sen Diyarbakır’ın çöpü bile olamazsın. Ben Kürdüm ama Kürtçü değilim" diyerek çok asil bir davranış sergilemiştir.

Devlet bu alçak adilere hiç bir şey yapamıyor.

Vatandaş birçok riski göze alarak devletini savunmak zorunda kalıyor.

Bu tepkiyi veren o değerli insan PKK’nın ölüm listesine alındı.

Soylu’nun dikkatine sunulur.

Diğer illerde de benzeri şeyler yapıldı.

Ekoya "İngiliz uşağı burada ne arıyorsun? Def ol git" denilerek kovuldu.

Ümit yuhalandı, kovuldu.

Kemalinden, Meraline ve diğerlerinin yüzlerine tükürüyorlar; nisan yağmuru yağdı diyerek yüzlerini siliyor, bu utanmazlar...

Ve yine utanmadan, vatandaşın karşısına tekrar tekrar çıkıyorlar.

***

            Devletin şefkatli yüzü yeterli değil.

Demir yumruklarını da çalıştırması lazım...

Dünyanın hiç bir ülkesinde "Ben devletin düşmanıyım" diyen birini yaşatmazlar.

Bize öyle bir uyduruk bir demokrasi enjekte etmişler ki, devletimizi yıkmaya çalışanlara devlet hem Milletvekili maaşı veriyor, hem de Milletvekili dokunulmazlık zırhı ile koruyor.

Bunun adına da demokrasi deniliyor.

Aptallık denirse bence, daha uygun olur.

Devlet millet bütünleşmesi bu korkunç komployu enkazın altına gömdü.

Yine başaramadılar.

***

            "Bir musibet bin nasihatten evladır" .

15 Temmuz işgal girişimi bağımsız Türkiye idealimizin miladı oldu.

Asrın Afeti ise Allah’ın büyüklüğünü hatırlamamıza vesile oldu.

Ülke sevgisi ile Allah bilinci bizi zafere ulaştıracaktır.

Ancak eksikliklerimizi gidermek zorundayız.

Kesinlikle demokrasi anlayışımız, vatan sevgimize ve kültürümüze uygun bir şekilde yeniden yapılandırılmalıdır.

Anayasa, vatanımızı koruyan ve kollayan bir duruma getirilmelidir.

Ceza ve hukuk yasalarımız yeniden dizayn edilmelidir.

Avrupa’nın artıklarını kopyala yapıştır anlayışından vaz geçmeliyiz.

Vatana ihanet suçu işleyenler vatandaşlıktan çıkarılmalı ya da en azından ömür boyu siyasi yasaklı olmalıdırlar.

Kısmi olağanüstü hal ilan edilmiştir.

Bence bu yeterli değildir.

Ülke genelinde ilan edilmeli, Meclis fes edilerek ihanetçi vekiller yargı önüne çıkarılmalı, tüm hainler tutuklanmalı, seçim iptal edilmeli, ihanetçiler enkaza gömülmeden seçim yapılmamalı…

FETÖ’nün yedili masası ile seçime gitmek demek bu hainleri meşrulaştırmak anlamına gelir.

***

            Bu felaketin üstesinden geleceğiz.

Ancak bizi bekleyen ihanet felaketi için çok ciddi ve radikal kararlar almak zorundayız.

Bize diktatör desinler.

Zaten diyorlar.

Devletin demir yumruğunu kullanmak zorundasınız.

Kim ne derse desin.

Bu alçak soysuzlardan kurtulmadığımız sürece tehlike içindeyiz demektir.

Allah ülkemize, Devletimize güç versin.

Saygılarımla…

İDRİS ORTAKAYA

YORUM EKLE