Şizofren denilen şey çok kişiliklilik mi acaba?
Yazı yazarken doğru bir şeyi tam ‘taşı gediğine oturtacak’ vaziyette ifade edecekken içimden birisi sakın ha! diyor.
Korkutmaya çalışıyor beni. Ürkütmeye, sindirmeye kendi kendimle çelişkiye düşmeme zorluyor.
Yusuf diyor ama Züleyha’dan hiç bahsetmiyor. Yusuf, Yusuf varsa da yoksa da Yusuf.
Tam hakkı teslim edecekken, doğruyu yazacakken o içimdeki başka biri demir parmaklıklardan, voltadan, demli çaydan, hapishane avlusunun tuğlalarının köşe sayısından bahsetmeye çalışıyor.
‘Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
 Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
 Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak’.
Üstat Necip Fazıl çok iyi ifade etmiş hapis hayatındaki gerçekleri.
Tam ‘söylediklerimizle yaşadıklarımız bir olmalı’ derken içimdeki başka birisi itiraz ediyor.
Gerçeği ifade edecekken yalanın beni boğabileceğini dikkatli olmamı söylüyor.
Avatar’ını unutma, aura’nı unutma diyor başka biri. Ne kadarda çok kişilikliyiz.
Attığım kartopunun çığ olarak geri dönüp benim altında kalacağımdan bahsediyor.
Demek ki ‘yedisinde neyse yetmişinde de aynı’ olan şeyi yeterince öğrenememiş içimdeki gölgeler sesler, işaretçiler.
İçim karışıyor, kalbim daralıyor, korku bulutları, kasvet dağları kaplıyor içimi.
Haksızlıkları, zulmü, eziyeti, baskı ve dayatmayı yazacakken sus diyor. Başka bir cümle yaz diyor. Değiştir diyor.
Son Suriye halkının uğradığı zulüm ve hiçbir şey yapamamak.       
İçimde bir keçi inat mı? inat. Bir sürü adamı iplemiyor, dinlemiyor, kaale almıyor. İçimde bir sürü insan kaynaşıp duruyor.
Şizofren böyle bir şey galiba.
İçinde çocuk, büyük, genç, yaşlı bir sürü fikir desem, adam desem ne desem bilemiyorum.
İçimde yazdıklarımı değiştirmek için uzun süre bir meydan harbi yaşıyoruz yazarken yazdıklarıma müdahil olmaya çalışanlarla. Yassı çemen mi desem, çaldıran mı, Otlukbeli mi bilemiyorum?
Sonra ertesi  sabah beğenileri ve eleştirileri. Beş yüz eleştiriden beşi beğenmediyse dört yüz doksan beşi ağırlığını tartamıyor kargaların gömdüğü yerin kabul etmediği gerçeği .
Yazmak  zor iş. Karşıda  binlerce kusuru örten Müslüman.
İki hadis bir ayet.
Çok kişiliklik olmasa gerçeği de göremeyeceğiz galiba.