15 Temmuz tarihinden sonra Türkiye’de siyaset değişti, ticaret değişti, Sosyal ilişkilerimiz ise tümden değişti, Daha birkaç ay önce birbirlerine en ağır ithamları yapmaktan geri durmayan siyasetçiler bile bugün “can ciğer kuzu sarması” şeklinde son derece güzel fotoğraf vermekten geri kalmıyorlar.
Önceki gün yazdık 15 Temmuz ile birlikte nerede ise bütün siyasi partiler işlevsiz kaldı, Vatandaş düne kadar sonuna kadar savunduğu partisi ile ilgili bugünlerde “Aslında yanlış yapmışım, bu kadar sıkı partici, olmanın da hiçbir faydası yokmuş, siyaset adına en yakın arkadaşlarımı boşu boşuna kırmışım” diye düşünüyor ve bozulan ilişkileri yeniden tesis etmek istiyor.
Tabi hayatımızın her noktasında meydana gelen bu değişiklik ister istemez beraberinde “Peki bundan sonra ne olacak.?” sorusunu da gündeme getiriyor, bilindiği gibi tabiat asla boşluk bırakmaz, bir şey gidince gidenin yeri mutlaka dolar, dolayısı ile 15 Temmuzun hayatımızdan götürdüklerinin yerine nelerin ikame edileceği de son derece önemlidir.
Türkiye 15 Temmuz sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırımın ne diyeceğine kilitlenmiş vaziyette, Bu ikili dışında kimin ne söylediği ile pek ilgili değil, Bir taraftan FETÖ ile ilgili yapılan operasyonlara dikkat kesilen vatandaşlar diğer taraftan da Erdoğan-Yıldırım ikilisinin kendilerini bu zor durumdan nasıl çıkartacaklarını düşünüyorlar.
FETÖ İle ilgili operasyonların ne kadar süreceği ve nerede duracağı henüz belli değil, Zaman geçip 15 Temmuz gecesinin muhasebesi daha bir net şekilde yapılmaya başlandığında ve o gecenin milletimizin kafasında nasıl bir travma yarattığı her geçen gün daha da netleştik çe operasyonlarda ister istemez daha fazla yoğunlaşıyor.
FETÖ’nün özellikle 2010 yılı itibarı ile artık tamamen ele geçirdiği anlaşılan Kurum ve kuruluşlarda nasıl yuvalandığı buralarda kendi ekibini hakim kılmak adına başka hiç kimseye acımadığı ve müsamaha etmediği anlaşıldıkça işin boyutları da bambaşka noktalara doğru gidiyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devlerinin başta FETÖ olmak üzere bütün Paralel yapılar ile sonuna kadar mücadele etmesi bizim en büyük temennimiz, Haklı ile haksızın ayırılmadığı hakkı olanın hakkının yenilip sadece FETÖ’ye mensup insanların Devlet kademesinde yer bulmaları elbette ki kabul edilir bir hadise olmasa gerek.
Biz sadece 15 Temmuz tarihinden sonra değil o tarihten önce de FETÖ ile canı pahasına bir tek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mücadele ettiğini Erdoğan dışındaki siyasetçilerin nedense bu mücadeleyi biraz ağırdan aldıklarını yazıp duruyoruz, Bu yazdıklarımızda ne kadar haklı olduğumuz da 15 Temmuz akşamı itibarı ile bir kez daha ortaya çıkmış oldu.
Artık olan oldu Türk milleti 15 Temmuz gecesi çok büyük acılar içerisinde kaldı, bir ülkenin kaderini değiştirmeye matuf kalkışılan Darbe girişimi Cumhurbaşkanı Erdoğan sayesinde Halkın da olağanüstü gayreti ile püskürtüldü.
Bundan sonra bütün vatandaşlarımızın ortak talebi böylesi acılar ile bir kez daha karşı karşıya kalınmaması, Demokratik bir düzende seçilenlerin Darbe yolu ile değil sandık yolu ile gitmeleridir, 27 Mayıs 1960 ihtilali sonrası hemen her on yılda bir kapımızı çalan ve bizi derin endişeler içerisinde bırakan İhtilallerden bıkıp usanmış bir miller olarak Allah’ın bize bahşettiği hayatı istediğimiz şekilde sorunsuz bir memlekette yaşamak tek dileğimizdir.
Demokrasinin kurum ve kuralları ile yaşaması ve yaşatılması bunun içinde olabilecek darbelerden uzak durulması ancak halkın yeterince bilinçlenmesi ile olacaktır, Her on yılda bir karşı karşıya kaldığımız darbeler ve Darbe girişimlerinden kurtulmanın tek yolu da halkın Demokrasi noktasında daha fazla bilinçlendirilmesi ve herkesin “Darbeye Hayır “ diyebileceği bir anlayışa sahip olmasıdır.
Zaten bizi de kurtaracak yegane düşünce budur.