İşte sonsuzluğa uzanmış iki kişi daha... Mezarlar beni çok farklı düşüncelere sürüklerler her zaman, yatanın ünlü olması veya sıradan olması bunu pek değiştirmez. Sonuçta mezarlarda yüzlerce öykü de yatmaktadır o bedenlerle birlikte. Acıyla, mutlulukla aşklarla tamamlanan bir ömrün demlenmesi olarak düşünürüm mezar yerlerini, sanki o öyküler yerlerinden fırlayıp üzerime atılacakmış hissiyle ürkerim kimi zaman. Ama bir gün benim de onların arasına katılacağım düşüncesiyle daha bir azimle hayata dönerim buradan. Yapmak isteyip de hala yapamadıklarımın neler olduğunu düşünürüm ve onları yapmak için kollarımı sıvarım, son nefese kadar yaşanmamışlıkları yaşamaya çalışırım inatla.
İşte sen gelirsin bu noktada aklıma, çünkü tek yaşanmamışlığımsın sen benim, tek arayışım. Ve bu şehir düşer düşlerime, mezarların kuşatması altında canlı kalmayı başaran, azimli ama bir o kadar da yaşlı şehir. Ve bir şiir olur şehir yapayalnız kalınca denizin karşısında:
Sen Şimdi Bu Şehirde
"Namık Kemal'e"(*)
Sen şimdi usta bir şairin dizelerinde
Gezer gibisin bu şehirde,
Başıboş ve özgür bir imge.
Gözlerin ıslak ve nemli bir gökyüzü şimdi,
Uçuşan fısıltılara benzer sesin bu şehirde,
Düşlerinin mavisinde yüzüyor bulutlar.
Şimdi kararan gözlerinde gün batıyor,
Şimdi bir ağıt yakılmakta bu şehirde,
Erken gidenin ardından.
Ve bu şehir bir şiir şimdi,
Usta şairin dilinde.
Bolayır
(*)- Vatan şairinin mezarı Bolayır'dadır.
..................