ESKİHİSAR’DA ÜZÜM BAYRAMI

Geçmiş yıllarda Gebze İstanbul’un taze sebze ve meyve ihtiyacının karşılandığı bir bölgeydi.

 ESKİHİSAR’DA ÜZÜM BAYRAMI
banner158
banner174

 Şu aralar Gebze’de nerdeyse tarım arazisi kalmadı dilebiliriz. Merkeze yakın köyler fabrika ve kimi sanayi tesisleri tarafından kapatılmış. Ancak uzak köylerde kısmen de olsa tarım ve hayvancılık yapılıyor. Onlarda istenilen düzeyde tarımcılık yapmıyor,  kendi yağlarında kavrulacak üç beş kuruş kazanacak şekilde.

Geçmiş yıllarda Gebze İstanbul’un taze sebze ve meyve ihtiyacının karşılandığı bir bölgeydi. Coğrafi yapısı nedeniyle kereviz, zeytin, üzüm ve kiraz gibi birçok meyve sebze bölgemiz de yetiştirilip daha sonra satılmak üzere İstanbul’da ki kimi hallere gönderilirdi.

Cumhuriyetin ilanından sonra ülkenin birçok yerinde olduğu gibi Gebze’de tarımcılık bizzat devlet eliyle desteklenmeye, teşvik edilmeye başlandı. Mesela o yıllarda Eskihisar’da ‘Üzüm Bayramı’ adı altında bir şenlik düzenlenirdi. İzmit, Karamürsel, Gölcük, Hereke, Tuzla ve Pendik’den Eskihisar’a gelen binlerce insan burada Üzüm Bayramı’na katılırdı. Bölgenin o dönem ki vekilleri, Kocaeli Valisi, ziraat müdürlüğü yetiklileri ile öteki protokolde bu etkinlikte hazır bulunurdu. Eskihisar’da şehir bandosu İstiklal Marşı’nı çaldıktan sonra bayram etkinliği resmen başlardı. Tabi burada asıl amaç Gebze bölgesinde ve özellikle Tavşancıl’da yetiştirilen Çavuş üzümünün teşvik edilmesiydi. Bunu içinde Üzüm Bayramı’nda ki yarışmada en iyi üzüm yetiştirene ödüller veriliyordu.  Daha sonra ise Eskihisar’da deniz de yüzme ve kayık yarışlarıyla güreş müsabakaları ile bayram günün sonuna kadar sürüp gidiyordu.  Şimdi kaç kişi bilir ki Eskihisar’da Üzüm Bayramı yapılırdı?

TAVŞANCILIN ÇAVUŞ ÜZÜMÜ

Tavşancıl’ın üzümleri yıllarca lezzeti ile nam saldı ne var ki zaman içinde üzümcülük işi unutulup gitti. Bundan hiç kuşkusuz 1950 sonrası Demokrat Parti iktidarı ile birlikte başlayan ve ABD eksenli siyasal, ekonomik ve toplumsal modelin payı büyüktür. Tarımcılık ta o zamandan başlayarak kademeli olarak bu ülke de bitirilmeye başlandı. Bugün Gebze’de ne üzüm, ne kereviz, ne zeytin nede yöreye has öteki sebze ve meyve yetiştiriliyor. Gebze üç tarafı fabrikalarla çevrili sanayi mezarlığı konumundadır. Bütün tarım arazileri yok edilmiş, hayvancılık bitirilmiş. Gebze o eski günlerinin çok uzağındadır artık.

DARICA’NIN ZEYTİNİ

Mesela Darıca bir zamanlar zeytinlikleriyle meşhurdu. Bu zeytinliklerden her yıl yapılan hasat ile kaliteli ve Darıca’ya has zeytinler toplanır daha sonra İstanbul başta olmak üzere Anadolu’nun birçok yerine gönderilirdi.  Darıca’da bugün birçok yeri dolaştığınız da zeytin ağaçlarını görmeniz mümkün. Bu ağaçların birçoğu (tabi kalanlar) nerdeyse 80-100 yıllık. Bakımı olmadığı için hepsi yabani zeytin ağacına dönüşmüş veya kurumuş. Kimi zeytin ağaçları inşaat alanlarına kurban edilerek yok edilmiş. Zeytincilikle uğraşan pek kimse kalmadığından ötürü zeytin ağaçları yok olup gitmiş.  

Özetle, Gebze bölgesine has meyve ve sebzeler ne acıdır ki artık yok. Sistemli bir şekilde yok edilmişler. Geçmiş yıllarda İstanbul sosyetesinin sofralarında yer alan üzüm, kereviz, kiraz, zeytinimiz şimdi yok.

BİLİMİN OLMADIĞI YERDE KARANLIK VAR

1973 yılında NASA, ‘Mariner 10’ isimli sondayı uzayı gönderdi. Bu uzayı aracı 1974 yılında Merkür’ün yörüngesine girerek gezegen hakkında bilgiler toparlamaya, fotoğraflar göndermeye başladı.  Çok daha öncesinde ise 1964’de NASA tarafından Mars’a uzay aracı gönderildi. Geçen 60 yıllık zaman dilimi içinde ABD, Rusya, Çin ve bası Avrupa ülkeleri uzaya araçlar gönderdi, araştırmalar yaptı. Çünkü onların akılları artık dünya ile sınırlı değil uzayın boşluklarını arayıp, tarıyorlardı.

ABD o sıralarda (1970’ler)  uzay ile uğraşırken Türkiye’de ise iç kargaşa devam ediyor sağ, sol kavgası ile toplum çatışma haline getiriliyordu.  Nihayetinde gelişmek ve Atatürk’ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşması gereken Türkiye, bütün enerjisini kendi içinde yok etti. Aradan geçen 50 yıllık zaman diliminde Türkiye hala kendi içinde bocalamaya, yanlış ve akıl dışı siyaset ile yarınlarını tüketmeye devam ediyor.

Siyasin sığ ve topluma, ülkeye hiçbir şey kazandırmayan dehlizlerinde kalanların bu ülkeyi bir adım ileri götürmesi mümkün değil. Bilimi reddeden ve tamamen hurafelere, çağdışılığa mahkum olan beyinlerin ülkemizi çağdaş, özgür refah ortamını sağlayamaz. Bilimin olmadığı yerde karanlık var.

 

Güncelleme Tarihi: 04 Eylül 2016, 15:11
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER