‘İnsan
eşref-i mahlûkattır derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı’
diyor İsmet Özel
İnsan çok övünüyor kendi gücü kuvvetiyle aklıyla cesaretiyle.
Ama odun kadar olup bir zeytin ağacı gibi topraktan yağ çıkaramıyor.
Yada bir kiraz ağacı kadar şeker üretmekten çok uzakta. Kiraz ağacı neticede bir odun topraktan şeker üreten bir kimyager.
İnsanız diye övünen batılı yaptığı bombaları uçaklardan insanların yaşadığı yerlere atıyor. Çoluk çocuk katlediyor islami coğrafyayı. Nedense kendi ülkelerine ve yakın komşularına hiç şiddeti yok vahşi batının.
Binaları yıkan tanklarla insanları öldürüyor.
Bomba yüklü uçakları taşıyan uçak gemileriyle övünüyor.
Ama kuyrukların uzadığı üniversite öğrencilerini, adliyelerdeki kabaran dosyaları, uzayan kuyruklarda derman arayan hastaları hizmette kusur eden kurumları unutuyor.
Sonra bunları ifade edince doğruları yazınca kötü adam oluyoruz.
Köydeki adam tarlasından ürettiği buğdayla ekmek yapmakla övünüyor.
Bahçesinde topladığı meyveleriyle yaptığı reçellerle övünüyor. Sakızlı Rumlar sözgelimi, karpuz, domates, patlıcan reçelleriyle.
Kıyıda kumsallarda iplere dizili çirozlar kurutulmuş balıklar lakerdalarıyla övünen balıkçılar.
Birde vatandaşını zamdan vergiden bezdiren, korku toplumu oluşturan
Sindirmeye çalışan toplumlar var.
Lafa gelince medeniyetten demokrasiden özgürlükten çağdaşlıktan bahsediyoruz.
İnsanız diye övünüyoruz ya başka söylenecek söz yok.
Odun insandan daha başarılı.
Bir portakal limon odunu meyve suyu üretiyor.
Övünülecek insan da silah mermi bomba.
Övünmek vakti .