Kendimizi bildik bileli imkanlarımızın elverdiği ölçüde yurt içinde, yurt dışında ulaşabildiğiz her noktaya seyahat etmeyi, o yörelerde kaldığımız zaman zarfında da bir gazeteci gözü ile bölgenin siyasi-ticari ve sosyal yapısını incelemeye ve mutfak kültürünü tanımaya çalışıyoruz.
Avrupa’nın pek çok ülkesi ile birlikte Ata yurdumuz olan Orta Asya Ülkelerine de gittiğimizde o bölgelerde tuttuğumuz notları belli zamanlarda yazıya döker her ne kadar “Seyahatname” gibi olmasa da gördüklerimizi-yaşadıklarımızı yalın bir Türkçe ile okuyucularımıza ulaştırmaya çalışırdık.
Geçtiğimiz yıldan itibaren Türkiye’nin turizm’de karşı karşıya kaldığı sıkıntılara “karınca-kararınca “ katkıda bulunmak adına Yurt içinde bulunan Turizm bölgelerine gitmeyi kendi ölçülerimiz içerisinde faydalı olmaya çalışıyoruz.
Medya sektörü içerisinde bulunan arkadaşlarımız bilirler, Gazetecinin tatili normal vatandaşın tatiline kesinlikle benzemez, özellikle bizim gibi yıllardır gazete için her gün köşe yazısı yazmak zorunda kalan bir gazeteci için dünyanın neresinde olursanız olun Sayfa yöneticileri bizi bir şekilde buluyor “Yüksel Bey sayfa çıkışı almak için yazınızı bekliyoruz” şeklinde sıkıştırıp duruyorsa Gazeteci için tatil asla kolay değildir.
Bunun dışında Gazeteci kaldığı turizm bölgelerine sade bir vatandaş gibi bakmaz, Biz daha konaklayacağımız Otele girer girmez, Otelin doluluk oranını, Gelen misafirlerin yüzde olarak yırt içinden yada yurt dışından mı olduğunu, Eğer yurt dışından gelen varsa bunların hangi ülkeden olduklarını en ince detaylarına kadar sorar dururuz.
Üzülerek söylemek gerekirse son iki yıldır, Konakladığımız otel yöneticilerinden “Bir dokun bin ah işit” şeklinde son derece büyük şikayetler alıyoruz, Zaten otel yöneticilerinin ve çalışanlarının yüz ifadesine de bakıldığında bu sıkıntı anında belli oluyor.
Son birkaç yıla kadar dünyanın pek çok ülkesinden Türkiye’ye  hatırı sayılır miktar turist geliyor o turistlerin bıraktığı dövizler ile Turizmde alçın çağını yaşıyor rekor üzerine rekor kırmaktan geri kalmıyordu.
Dünyanın herhangi bir ülkesinden güneşin bol, Deniz ve kumun güzel olduğu bir ülke arayan turistler bu özelliklere sahip  İtalya-İspanya-Yunanistan gibi denize kıyısı olan yerleri tercih ediyorlar ancak hepsi biliyor ki bu özelliklerin yanı sıra bir “Medeniyetler müzesi” olan Türkiye sadece deniz ve kumu ile değil “Kültür Turizmi” ile de dünyanın her tarafından turist çekiyor.
Herkese keyif veren Turizm hareketlenmesi herkesin bildiği hadiseler dolayısı ile son iki yıldır bıçak gibi kesilmiş durumda, Türkiye’nin sınırları içerisinde birbiri ardına meydana gelen “Terör hadiseleri” dolayısı ile korkan turistler artık Türkiye’ye gelmez oldular.
Tatil için Türkiye’ye gelmek isteyen Turist Diyarbakır’ın Antalya’ya, Hakkari’nin, Bodrum’a, Gaziantep’in Çeşme’ye ne kadar uzak olduğunu bilmez ,Turist her memlekete bir bütün olarak bakar ve gitmek istediği ülkenin herhangi bir şehrinde meydana gelen bir patlamayı o ülkenin tamamında görür.
İşte son dönemlerde meydana gelen terör olayları ve birbiri ardına yapılan saldırılarda pek çok vatandaşımızın hayatını kaybetmesine vesile olan Canlı bomba eylemleri bir anda Turistin yüzünü Türkiye’den başka ülkelere çevirmesine sebep oldu.
Bizim yaklaşık bir hafta kaldığımız tesis kesinlikle söyleyebiliriz ki dünyanın en iyi otellerine taş çıkartacak cinsten, Denizi  muhteşem, Havuzu harika, Yemekleri olağanüstü,Personel güler yüzlü,Ancak bütün bu olumlu işler ancak otelin yarısını doldurabilmiş ve otel yüzde 50 doluluk ile çalışıyor.
Turizmin can çekiştiğini hükümet yetkilileri de biliyor ve son derece zor bir durumda olan Turizmcilerin derdine derman olabilmek adına elinden gelen her şeyi yapmasına rağmen Avrupalı turist “Güvenlik” gerekçesi ile Türkiye’ye yönelmeyince Dünyanın hiç bir ülkesinde bulunmayan oteller batma noktasına geliyor.
Kaldığımız tesisten ayrıldığımız an konuştuğumuz görevli “Yüksel bey geçen yıl turizmde durumumuz kötü idi ama bu yıl felaket, sadece bizim durumumuz değil bölgedeki bütün tesisleri çok kötü sizin anlayacağınız “Turizm ölmüş ağlayanı yok” şeklinde açıklama yapınca işin vehametini  bir kez daha çok net bir şekilde anlamış olduk.
Umarız gelecek yıl bu sezon duyduğumuz şikayetleri duymayız yada bu kadar kötümser tablodan çıkarız zira gördüğümüz manzara gerçekten kötü ve bu kötülük turizme yatırım yapanları duman edecek noktayı çoktan geçmiş gibi.