Bize şu sıralar “Türkiye’nin en güçlü ama en yalnız siyasetçisi kimdir.?” diye sorulsa cevabımız hiç tartışmasız “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dır” olur, Son dönemlerde oldukça yalnızlaşan 15 Temmuz tarihinde meydana gelen Darbe kalkışması sonucu bu yalnızlığı iyiden iyiye ortaya çıkan Erdoğan’ın bu yalnızlığını yakın çevresinden çok  hiç tanımadığı Anadolu’nun dört bir yanındaki sevenleridir diye düşünüyoruz.

1994 yılında İstanbul büyükşehir belediye başkanı olmasından sonra o gün bu gündür siyasette hangi makam varsa hepsine gelen “olmaz” denilen ne varsa tamamını “olura” çeviren Erdoğan bugün Türkiye’nin en yüksek makamında olmasına rağmen yalnız bir siyasetçi olarak hayatını sürdürüyor.

Tayyip Erdoğan gibi siyaseti iyi okuyan bir liderin 15 Temmuz tarihinde Darbe yapmaya kalkan Paralel yapının bir gün kendi canına kast edeceğini bilmemesi elbette mümkün değil, Erdoğan bu durumu yıllar önce fark edip yolunu Paralel yapı mensupları ile ayırdıktan sonra bu yapı ile ölümüne bir mücadele içerisine girmişti.

Bizim Paralel yapı ile ilgili görüşlerimizi çevremiz ve okuyucularımız çok iyi biliyorlar, Yıllardır nerede ise haftada iki kez Paralel yapının bu memleket için ne kadar zararlı bir unsur olduğunu yazar sonrada “Paralel Yapı ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dışında hiç kimse samimi bir şekilde mücadele etmiyor, Devletin her kurumunda özellikle de Belediyelerde var olan Ahbap-Çavuş ilişkileri Paralel yapı ile mücadeleyi sekteye uğratıyor bu işin sonu kötü” şeklinde yazılar yazıp duruyoruz.

Yıllardır Paralel yapı ile müthiş bir mücadele içerisinde olan bu mücadelenin seviyesini de “İnlerine gireceğiz” ifadesinde dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu mücadeleden vazgeçmeyeceğini anlayan Paralel yapı da ister istemez direk Tayyip Erdoğan’a zarar verecek faaliyetler içerisine girmeye başladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Paralel yapı ile olan mücadelesinde her ne kadar yakın çevresine bir ekip yapmış olsa da bu ekibin Paralel yapı ile mücadelede yeterince başarılı olmadığı gerçeği 15 Temmuz akşamı başlatılan darbe girişimi ile su yüzüne çıkmış oldu.

15 Temmuz akşamı başlatılan Darbe girişimi görünürde Türkiye Cumhuriyetine karşı başlatılmış olsa bile arka planda tamamen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve yakın çevresini ortadan kaldırmaya yönelik ve geri dönüşü olmayan bir kalkışma olduğu artık herkes tarafından kabul ediliyor.

Yakın çevresinin Paralel yapı ile mücadelede yetersiz kaldığını ve 15 Temmuz tarihindeki kalkışmanın “Altın vuruş” olacağının farkına varan Erdoğan vatandaşlara Face Time yolu ile ulaşabildiği ilk anda yakın çevresini değil Anadolu’nun dört bir yanındaki kendisini ölümüne seven vatandaşlara “Sokağa dökülün aksi takdirde durum kötü olacak” mesajını vermekte gecikmedi.

15 Temmuz akşamı darbecilerin başlattığı kalkınma sırasında iddia ediyoruz birkaç kişi hariç Bakanlar kurulunda bulunan siyasetçilerin nerede ise tamamı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nerede olduğundan haberleri yoktu, İşin hangi dönülmez noktalara geldiğinin farkına varan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en yakın çevresi de güvenlik açısından nerede olduklarını kamuoyuna açıklama cihetine gitmiyorlardı.

Bugün AK Partiye gönül veren çok sayıdaki yazar-çizer ve düşünce adamı artık “5 bin kişilik organize bir ekibin kalkıştığı Darbeyi açığa çıkaramayan ve gerekli önlemleri alamayan İstihbarat servislerinin artık sorgulanması ve yeni bir yapılanmaya gidilmesi mecburidir” demeye başlamışlardır ki bize göre de bunu söylemekte son derece haklıdırlar.

Tayyip Erdoğan’ın bu aşamadan sonra birinci dereceden kan bağı olan yakınlarından başka hiçbir Allah’ın kuluna güveneceğini biz asla düşünmüyoruz, bu zamana kadar yemesine, içmesine ve gündelik hayatına son derece özen gösteren Erdoğan’ın bu ihtiyaçlarının giderilmesinde yakın çevresi daha bir ihtimam gösterecektir.

Böylesi bir noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın doğabilecek muhtemel tehlikelerin savuşturulması adına kendisini yakın çevresindeki siyasetçilerden çok tanımadığı-pek çoğunu görmediği ama kendisini ölümüne seven halk kitlelerine emanet etmesi ve halka “Tehlike geçmedi sakın meydanları boş bırakmayın” şeklinde çağrı son derece normaldir, zira Cumhurbaşkanının yaveri bile paralel yapı mensubu olarak gözaltına alınmıştır.

Zaten yalnız olan Cumhurbaşkanı Erdoğan kendi canına-ailesine kast edildiği bir noktada mecburen gelebilecek muhtemel tehlikeleri savuşturmak adına alacağı önlemler dolayısı ile daha da yalnız bir siyasetçi profili çizecektir.

Türkiye’de hiçbir zaman bitmeyen “Güçler savaşının” bundan sonra daha üst seviyelerde olacağı düşünüldüğünde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yalnız ama güvenli” bir modeli seçmesi son derece kabul edilebilir bir yoldur, Paralel yapının tam hedefinde olan ve başlatılan mücadelenin asla durmayacağı bir noktada Tayyip Erdoğan’ınÇok güçlü ama yakın çevresinin beceriksizliği yüzünden bir o kadarda yalnız” Devlet adamı profili çizmesi son derece normal karşılanmalıdır.