Dünyanın en büyük hastanesini açamayan, dünyanın en büyük üniversitesini açamayan, dünyanın en büyük kütüphanesini açamayan insanların en büyük adliye binaları açmakla övünmeleri anlaşılabilir değil.
Bir yanda dünyanın en büyük adliye binalarını yapmakla övünen insanlar var.
Diğer yanda hastanelerinde rezilliğin bini bir para, sefaletin diz boyu olduğu ortamlar var.
Sağlıktan uzak üniversite hastaneleri, sağladıkları iyi tedaviye güvenerek asıl olması gereken insanca tedavi ortamlarını unutuyorlar.
Asıl sağlıktan uzaklaşan hastanelerde, makineleşen, mekanikleşen sağlık personeliyle hizmetten çok uzakta duruyor sağlık meselesi.
Bir arada Silivri’ye 25 bin kişi kapasiteli cezaevi yapmakla övünen 21. yüzyıl dehaları vardı.
İslam’ın peygamberine bakıyorsunuz. Sünnet diye yaptıklarını anlatıyoruz.
Ben daha hiçbir ayet veya hadiste böyle bir şeyle karşılaşmadım.
Dünyanın en büyük işte bilmem kaçıncı adliyesi. Açılış törenleri.
Gittikçe eğitimsizlikten ve ahlaksızlıktan artan suçlar.
Buna karşılık eğitim kurumlarında düşüş, sağlık kurumlarında tedavi edecek ortamlar yok, doktor, hastabakıcı, hemşire, sağlık elemanı yetersiz, yatak yok insanlar hastane koridorlarında sedyelerde. O ne? Dünyanın en büyüklerinden hapishane adliye binaları yapmışız.
Yani Ahlak bitmiş. Ahlak sukut eylemiş. Din sulandırılmaya başlanmış. Müftülük inşaatlara boğulmuş. Aynı şeyler. Yapılması gerekenler okul, hastane. Yapılanlar ise dünyanın en büyüklerinden adalet sarayları ve cezaevleri. Adalet adliye saraylarının büyüklüğüyle değil işlevleri ve doğruluğuyla dağıtılır.
Adalet saraydan da dağıtılamaz. Eşyanın tabiatına da aykırıdır sonuçta.
İnsanlar ölürken, hastayken, her türlü vücut sağlıkları yerinde değilken, yoksulken, bilgisiz, eğitimsizken, ahlaki, dini duyguları sarsılmışken dünyanın en büyük adalet saraylarını, cezaevlerini yapabilmek büyük başarıdan başkada bir şey değildir. Doğru dünyanın en büyüklerinden adalet sarayları cezaevleri yapabilmek büyük başarıdır.
Başarıların devamını dilemekten başka yapacak bir şeyimiz de yok sanırım.
Zavallılık böyle bir şeydir işte.
Ne dersiniz?