Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretlerinin vefatı nedeniyle düzenlenen anma kutlamaları başladı.

Şeb (gece) Arus (gelin) manasına geliyor.
Yani düğün gecesi.
Demek ki Mevlana ölümü bile bir düğün olarak görüyor.

Burada anlatamayacağım uzun bir hikayedir. Mevlana’nın mesnevisinde 105 hikayesi vardır.
Dikkatsiz olan, fütursuz olan, bilgisiz olan herkesin okuması, ders alması gereken bir hikayedir.

Neyse… Daha sevdiğim bir hikayesi de şöyledir.

Mevlana’nın hacca giden bir arkadaşı, bir akşam eşine; ‘Şöyle bir helva olsa da sıcak sıcak yesek diyor.’ Arabistan da çadırdalar. Helva kavrulması ve o an verilmesi mümkün değil.

Mevlana hazretleri ferasetiyle bir tepsi helvayı Konya’dan taaaa Arabistan’a adamın çadırından içeri bırakıveriyor.
Çadırda ki adam yemekte birden helva tepsisini görünce şaşırıyor fakat afiyetle yiyorlar. Helvanın bulunduğu tepsi çok güzel bir tepsi.
Hac dönüşü tepsiyi de yanlarına alıp Konya’ya geliyorlar.
Mevlana arkadaşına hoş geldin ziyaretine gidiyor.
Ev sahibi aynı tepsiyle yiyecek ikram edince, tepsiyi gören Mevlana’nın eşi Kerra Hatun;  ‘bu tepsi bizim.’ diyor.
Evin hanımı; ‘Hayır biz bu tepsiyi hacdan getirdik’ deyince, Mevlana hazretleri tebessüm ediyor. Sizindi, bizimdi münakaşasını izleyip gülümsüyor.

Hz. Musa’ da Belkıs’ın tahtını kısa bir süre içinde getirmişti.
Göz açıp kapamadan.

Ama son yıllara doğru Şeb-i Arus oldukça yavanlaştı ve ticari bir görünüm arz etmeye başladı.
Dolayısıyla şikayetler de arttı. Aslına, ruhuna tecelli etmesi gereğini sürekli dile getiriyor insanlar.

Mevlana’nın güzel bir sözüyle yazımızı noktalayalım.

‘Bir kimse Allah’tan başka kimseye ihtiyacı olmadığına inanırsa, Allah da onu başkasına muhtaç etmez.’vesselam.