* Hayatın tadını çıkar... Baktın onu beceremiyorsun, tadını kaçıranı hayatından çıkar..! Bu söz bir kural olmalı bence, hem de hayatımızın en önemli kuralı. Hayat, tadını çıkarsan da çıkarmasan da geçip gidiyor, son sürat gözümüzün önünden. Sürekli bir yaşanmamışlık ve eksiklik duygusunu da miras bırakıyor yarınımıza, yani yaşanmamış günlerimizi de zehirliyor.   O halde geçmişin lüzumsuz endişelerini ardında bırak, yarınla ilgili gereksiz arzu ve hırslarını da unut gitsin. Nasılsa geçmişe müdahale şansın yok, geleceği belirlemek gibi bir lüks de verilmemiş sana. Ne kaldı geriye, bugünü yaşayabiliyorsan güzelce ve dolu dolu ve farkında olarak, sana yeter. Bu bencilce bir hayat değil ama, yanlış anlama. Felsefe  de yapmıyorum. Sadece hayatını yaşa, pişmanlıklar içinde yüzme sonra diyorum. Çok hızlı gerçekten hayat, soluksuz geçiyor zaman. Tadını çıkar ne olur bu anın, şimdinin.  Ve bir sonraki kuralı da unutma, tadını bozanı da çıkar hayatından. Sana sıkıntı veren herkesten ve her şeyden sakın!..
* Sana söyledim… Daha seni sevmenin başındayım… Eski bir dizi seyrediyordum, dizinin bir bölümünde sevgilisiyle evlenmek isteyen ve ardından da çocuk isteyen adamla, bunları istemeyen ama bununla birlikte olabildiğince dolu dolu aşkı yaşamak isteyen ve olayları akışına bırakmak isteyen kadın arasında geçen repliklere bayıldım. Adam diyor ki; “ben duydum ki, pek çok çift çocuk sahibi olmaya karar verdiklerinde beraberliklerini evlilikle taçlandırmak isterlermiş. Hayata en çok sevdiğin insandan bir bebeğinin olması, bundan daha değerli ne olabilir? Sanırım bir yerde, bir adama rastlayacaksın ve ondan çocuğun olmasını isteyeceksin. Bence henüz o adamla karşılaşmadın. Ben o adam değilim, öyle değil mi?” Ve kadın cevap veriyor, ama müthiş: “O adam, pekala da sen olabilirsin. Sen hayatımın aşkı olabilirsin ve ben yine de seni bırakıp giderim.” Bu cevap beni beynimin tam orta yerinden vurdu, 5 dakika hiçbir şey düşünemez oldum. Nasıl yani? Ben seni sevebilirim, aşık da olabilirim, hayatımın tek amacı olabilirsin, ama sakın bunlara güvenme, seni aşkımızın en yoğun anında bile terk edebilirim. Bu mudur yani, evet budur, işte hayatın tüm hikayesi budur. Çünkü bir gün her şey sıradanlaşır, normalleşir, kanaatkarlık başlar, ve ben çeker giderim. Ve kadın bundan sonra konuşmaya devam eder: “Sonsuzluktan öncesine inanmalısın, seni seviyorum, gitmek istemiyorum. Bugün ya da yarın ama bir gün gideceğim.” Bu sözlerin üstüne daha ne yaza bilirsiniz ki?  Sana söyledim… Daha seni sevmenin başındayım…
 
Hepinize güzel bir hafta sonu diliyorum.