07 Haziran tarihini takip eden günlerde iyiden iyiye artan terör olayları da artık bildiğimiz tabir ile “Göğüs göğüse” değil terör örgütlerinin uzaktan kumandalı yada “Canlı bomba” yolu ile meydana gelen toplu katliamlara dönmüş durumda.
Daha İstanbul’un göbeğinde yani Sultanahmet meydanında meydana gelen terör olayında 10 kişinin hayatını kaybetmesinin sıcaklığı dururken dün gece yarısı Diyarbakır’da yapılan saldırı sonucu 5 vatandaşımızın daha hayatını kaybettiği haberini üzülerek aldık.
Her geçen dünü daha da üst seviyelere çıkan ve canımızı yakan bu tür terör olaylarının bir anda bitmesini beklemek artık hayal gibi, zira sınırları içerisinde yaşadığımız bu coğrafyada bulunan diğer ülkelerin yönetimlerinde meydana gelen değişmeler ister istemez bizi de sıkıntılar içerisinde bırakıyor.
Artık sayısını unuttuğumuz Ortadoğu ülkelerinde meydana gelen rejim değişiklikleri sonucu paramparça olan bölgede sıranın geldiği Suriye’de yıllar yılı devam eden iç savaşın bir anda bizi de nasıl sarıp sarmaladığını şimdi daha iyi görüyoruz, şahit oluyoruz.
Buraya kadar her şey tamam, Dışarıdan yada içeriden Türkiye’yi zayıf düşürmek için adım atan güçlerin taşeron olarak kullandıkları terör örgütleri kendilerine biçilen rolü oynuyor ve sınırlarımız içerisinde bizi zora sokacak eylemler gerçekleştirmekten bir dakika bile geri kalmıyorlar.
Bizim asıl anlayamadığımız Türkiye Cumhuriyetinin sınırları içerisinde yaşayan vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumakla görevli siyasetçilerin ve o siyasetçilerin verdiği-vereceği talimatlara göre güvenlik önlemi almak zorunda olan Bürokratların bu konuda ki aymazlığıdır.
Uzun yıllardır devam eden terör saldırıları dolayısı ile Devletimizin güvenlik güçlerinin bu tür olaylara karşı daha deneyimli olduklarını biliyoruz, terör örgütlerinin yapmayı planladıkları eylemlerin daha önceden haber alınması ve eylem gerçekleşmeden önlenmesi artık herkesin ortak beklentisi.
İstanbul gibi artık dünya başkenti bir metroplolün göbeğinde Sultanahmet meydanında meydana gelen ve 10 kişinin hayatını kaybetmesine vesile olan patlamanın istihbarat elemanları tarafından daha önceden bilinmesini beklemek bizim en tabii hakkımız olsa gerek.
Bu tür saldırılar artık sadece Türkiye’de değil dünyanın bütün ülkelerinde hatta o ülkelerin en iyi korunduğu söylenilen başkentlerinde meydana geliyor, bu artık kaçınılmaz bir gerçek ancak o ülkelerde meydana gelen terör olayları sonrasında eylemleri önleyemeyen bürokratlar hakkında anında işlem yapılıyor.
Türkiye’de ise yukarıda belirttiğimiz gibi son dönemlerde ardı ardına meydana gelen terör olaylarının sorumluluğunu hiç kimse almıyor, Vatandaşların ödediği vergilerden maaş alan ve işi bizim güvenliğimizi sağlamak olan görevliler bu görevini yerine getiremediğinde maalesef hiçbir yaptırımla karşılaşmıyorlar.
Biz bu konuda birkaç yazı daha yazdık, bu memlekette işini yapamayan siyasetçi yada bürokrat için istifa müessesesi artık çalıştırılmalıdır, Görevini yapamayanın gittiği daha iyi yapanından daha üst noktalarda olabileceği bir sistem mutlaka hayata geçirilmelidir.
İstifa müessesesinin hayata geçirilmesi ile göreceksiniz olaylar meydana gelmeden önlenmesi noktasında daha fazla bir gayret gösterilecektir, Meydana gelen çok sayıda terör olayı sonrasında sus-pus olan ilgililerin bu vaziyetleri ister istemez vatandaşın da moralini bozmaktadır.
Dileğimiz terör olaylarının durması ancak böyle bir temenninin şimdilik cevap bulması zor, hal böyle olunca geriye yapacak bir tek şey kalıyor oda görevini daha iyi yapacak bürokratları sahaya sürmek, başarısız olan bürokrat yada diğer sorumluları da bir an önce görevden almaktır.
Başarısız bürokratı savunmanın, yerinde tutmanın maliyeti her geçen gün artmaktadır, Her gün canımızı yakan terör olaylarının önlemesi noktasında belki bu tasarruf yeterli olmayabilir ancak terör ile mücadele de yeni bir pencere açılabilir.