Cumhurbaşkanımız İstanbul’daki yüksek binalar için "yanlış yaptık" mealinde bir konuşma yapmış.
İstanbul’un silueti bozuldu.
Kargacık burgacık bir şehir oldu.

Geçen yıl Cezayir’e bir seyahat yapmıştım.
Başkentte yan yana hem tek katlı hem iki katlı hem altı katlı hem de yirmi katlı binalar vardı.
Çok şaşırmıştım.
İstanbul’a döndüğümde Zeytinburnu’ndaki durumu görünce Cezayir’in daha 
İyi olduğuna karar verdim.
Neticede eski bir eyaletimiz sancağımız.
Valiliğimizdi.
Yerel yönetimlerin başındaki yöneticiler şehircilik medeniyet ve ilim bilimden çok uzakta olduğu için yoğunluğu keşmekeşi artırmaktan öteye gidemiyorlar.
Belediye başkanlarında gelecek ve planlama bilgileri istekleri hiç yok ve bu kaygıyı da hiç mi hiç taşımıyorlar.
Tabiri caizse ipini koparanın belediye başkanı olduğu yerde yani şehircilik, kent bilinci, medeniyet, yeşil alan bilinci eğitimi görmeden deneyim kazanmadan mimar, mühendislik, şehir plancılığı, formasyonu ,almadan belediye başkanlığına soyununca işler böyle keşmekeş olup çözümsüz hale geliyor.
Belediyecilik eğitimi olmayan şehircilik kent bilinci olmayan idareci kenti yaşanmaz hale getiriyor.
Yaptığı işlerle ilgili yanlış ya da doğru eleştirilere tamamen kapalı oluyorlar.
Kendilerince yaptıkları her şey halk için Allah rızası için ve kesinlikle doğru işler. Halka sorulmadan vatandaşın fikri düşüncesi alınmadan yapılan işler ne kadar doğru olabilir ki?
Ben yaptım oldu mantığı.
Olmadı yıkar yeniden yaparız.
Kaldı ki devletin en yüksek yerinde bulunan idareciler yaptıkları işi taksicilerle ,muhtarlarla ,balıkçılarla ,yada çeşitli esnafla mütalaa ederken belediye başkanları adeta başına buyruk ve denetimsiz.
Dört tane kıçı kırık park yaptım.
Kaç metrekare?
Beş yüz.
Aferin büyük iş yaptın.
Sanki elli dönüm park eğlendinlen yeşil alan oluşturmuş gibi övünüyorlar kasılıyorlar.
Sanki ceplerinden para harcayarak iş yapıyorlar pozundalar.
Parayı halktan alıyorsunuz unutmayın
Tabi haklarının yenmeyeceği belediye başkanları da yok değil. İstanbul’un her yanını yeşillendiren bir yapıda vardı.
Şimdi yol kenarlarına beton üzerine çelik karkaslarla yeşil çiçek saksılarıyla duvar resimleri yapan metrekaresine dört yüz dolar harcayan yapıda var.
Beton kütleleri yığdırdıktan sonra pardon görmemişiz gözümüzden kaçmış deme esprilide gayet hoş.
Otuz katlı bina yapılmış.
Pardon gözden kaçmış
Ama bahçe duvarı yapan bir katlı bahçeli eve duvar yaptırmadığın gerçeği var.
Dakikasında zabıtanla kepçenle dünyayı başına yıktığın adamda pardon yok.
Azıcık çatısını otuz santim yükselten adamın dünyasını karartırken binlerce lira imar kirliliği adı altında ceza yazarken pardon yok.
Bu işlerin sonu çabuk gelir.
Allah izin vermez haksızlıklara.
Sonra başımıza taş ta yağar.
Depremde olur, her türlü felakette gelir başımıza.
Belediye başkanı şehir plancısı mimar mühendis olmalı.
Önce bu konuda en az beş yıl eğitim görmeyen belediye başkanı olmamalı.
İşin şirazesi kaçtı.
Kantarın topuzu kaçtı.
Şimdi pardon.
İyi ama dönüşü yok ki artık bu işin.
Otuz katlı koca geniş kütleler her yanı kaplamış.
Büyük binalara diyeceğimiz yok Japonlar deprem bölgesinde çok katlı binalar yapmışlar.
Ama planlama yapmışlar. Trafiği düşünmüşler. Otoparkı düşünmüşler. Yeşil alanları düşünmüşler.
Her şeyi düşünmüşler. Kafalarında hinlik oluşmamış. Rant düşünmemişler.
İnsanların rahat yaşayacağı mekânlar alanlar planlamış yapmışlar.
Buda’ya sığınıp kirli işler yapmamışlar.
Bizimkilere sorsan yukarda Allah var.