Siyaset ile belli bir süre uğraşan herkes yakından bilir ki “bir siyasi hareket küçükken tehlike değildir, Genel başkan ve genel merkez tarafından çok kolay bir şekilde kontrol edilebilir ancak büyüyen, iktidara gelen hele hele iktidarda uzun yıllar kalan bir siyesi partiyi kontrol etmek asla kolay değildir.”
İktidarda uzun yıllar kalan bir parti ister istemez “çekim merkezi” haline geleceği için ister istemez gelecek bekleyen insan ve grupların hücumuna uğrar, İşte o andan itibaren partiye katılanların hangi gizli servisin mensubu oldukları, hangi Holdingin yada hangi Cemaatin elemanı oldukları kolay kolay tahmin edilemez.
03 Kasım 2002 yılı itibarı ile sadece ve sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karizması ile iktidara gelen ve o gün bu gündür iktidarda kalan AK Parti biraz Tayyip Erdoğan’ın “Başkanlık Sevdasına “dalarak partiyi bir miktar boşlaması, Partinin en üst tepesinde görev yapan yöneticilerinde “Nasıl olsa Tayyip Erdoğan’ın dediği oluyor, Vatandaşın adaya vs. baktığı yok biz kendi konumumuzu muhafaza edelim yerelde siyaset yapanlar ile de kötü olmayalım “ diye düşündüklerinden olsa gerek “gözü açık bir şekilde” uyku durumuna geçilince ortaya çıkan boşluğun FETÖ tarafından doldurulmasının önünde hiçbir engel kalmadı.
15 Temmuz’da uçurumun kenarına kadar gelinen bir noktada “Maçı Çeviren” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işler normale döndükten sonra yakın çevresine “Hiç kimsenin gözünün yaşına bakmayın, FETÖ ile en ufak bir ilişkisi olan kim varsa parti, görüş ayrımı yapmadan üzerine gidin, Türkiye’yi bu beladan kurtaralım” şeklinde talimat verdiği artık pek çok kesim tarafından dillendiriliyor.
Dikkat edin son bir haftadır görevden alma, Açığa alma, Tutuklama ile ilgili operasyonlar siyasetçilere ve yerel yöneticilere doğru daha fazla gelmeye başladı, İlk anlarda AK Parti bünyesinde belediye başkanlığı-Milletvekilliği, Teşkilat başkanlığı yapan pek çok siyasetçi “Biz AK Partiliyiz dolayısı ile partimizin kurucusu ve doğal liderimiz Cumhurbaşkanımız Erdoğan bize kıymaz “ diye düşünürken şu an muhtemelen “Uykusuz geceler” geçirmeye başlamış durumdadırlar.
1994 yılındaki İstanbul büyükşehir Belediye başkanlığı dönemi ile başlayan süreçte Tayyip Erdoğan kesintili de olsa 22 yıldır siyasetin en üst noktasında, Her Devlet adamı gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’da geçen süre zarfında ekibini sürekli değiştirip, sürekli yenileyerek bugünlere kadar geldi.
Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan için sarf edilen “Ustalık Devri” tamda bugünler içindir, Zira 15 Temmuz tarihi Cumhurbaşkanı Erdoğan için bambaşka bir dönemin başlangıcı olmuş ve bundan sonra daha dar kalıplı bir particilik yerine herkesi kucaklayan bir siyaset yapma mecburiyeti başlamıştır.
AK Parti ile ilgili bu aşamadan sonra zorlu bir süreç başlamıştır, Son derece geniş bir koalisyondan müteşekkil olan ve bütün varlığını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karizmasına bağlayan partililer bundan sonra parti içerisinde yapılacak olan temizlik sonrası büyük bir arınma yaşayacaklardır.
15 Temmuz’un ortaya çıkardığı şaşkınlık sona erdiğinde ,Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti içerisinde yapmak istediği temizlik daha çok ön plan acıkacaktır, Kendisinin son yıllarda FETÖ ile ilgili giriştiği büyük mücadelede artık anlaşılıyor ki yalnız bırakılan Erdoğan’ın bu şartlarda ne AK Parti’yi nede AK Parti içerisinde göz göre “iktidar mücadelesi yapanlara” acıyacak ve “Olan oldu artık” diyerek yola devam edeceğini biz asla düşünmüyoruz, düşüneninde aklından şüphe ederiz.